Medeniyet Devleti

Medeniyet Devleti Kavramı: Kuramsal Temelleri, Tarihsel Arka Planı ve Güncel Yansımaları


Giriş
Uluslararası ilişkiler disiplininde son yıllarda giderek daha fazla tartışılan bir kavram olan “medeniyet devleti” (civilization-state), sadece siyasi bir model değil, aynı zamanda tarihsel, kültürel ve kimlik temelli bir siyasal yapıyı tanımlama girişimidir. Kavram, özellikle 21. yüzyılın ikinci çeyreğinde, Rusya, Çin ve Hindistan gibi bazı büyük ülkelerin dış politika stratejilerinde öne çıkarken, Batı akademyasında da teorik bir çerçeve olarak ciddiyetle incelenmektedir.

Bu yazıda “medeniyet devleti” kavramının kuramsal kaynakları, tarihsel gelişimi, günüel uygulamaları ve özellikle Rusya tarafından 2023 Münih Güvenlik Konferansı’nda dillendirilerek yeniden gündeme getirilmesi ele alınacak, ayrıca kavramın Türkiye’deki yansımaları da kısaca değerlendirilecektir.


1. Kuramsal Kaynaklar: Medeniyet Temelli Devlet Anlayışının Doğuşu

Medeniyet devleti kavramının temelleri modern dönemde atılmış olsa da, tarihsel kökenleri çok daha eskiye dayanır. Bu konuda önemli katkılarda bulunan bazı düşünürler şu şekildedir:

  • Oswald Spengler (1880-1936): The Decline of the West (1918) adlı eserinde, tarihsel gelişimi medeniyetlerin doğup, büyüyüp, çöküşüyle açıklamıştır. Ulus-devlet yerine daha büyük kültürel yapıları esas alan bu yaklaşım, bugünükü “medeniyet devleti” tartışmalarına teorik zemin hazırlamıştır.
  • Arnold J. Toynbee (1889-1975): 12 ciltlik A Study of History (1934-1961) eserinde, tarih boyunca başarılı ve başarısız medeniyetlerin nasıl ortaya çıktığını incelemiştir.
  • Samuel P. Huntington (1993): The Clash of Civilizations makalesi ve ardından gelen kitabında, Soğuk Savaş sonrası uluslararası düzenin ulus-devletler yerine medeniyet blokları üzerinden şekilleneceğini savunmuş ve kavramı kamuoyunun gündemine taşımıştır.

Bu kuramsal yaklaşımlar, “medeniyet devleti”nin ulus-devlet paradigmasına bir alternatif olarak değerlendirilmesine olanak sağlamıştır.


2. Medeniyet Devleti Nedir?

Medeniyet devleti, devletin meşruiyetini sadece modern siyasal sözleşmeye (anayasa, seçim, hukuk gibi yapılara) dayandırmak yerine, tarihsel süreklilik, kültürel birikim ve geleneksel kimlik unsurlarından aldığı destekle tanımlar. Bu bakış açısından şu özelliklerle tanımlanabilir:

  • Tarihsel süreklilik iddiası (Örn. Çin’in beş bin yıllık tarihi, Hindistan’ın sürekliliği)
  • Kültürel homojenlik yerine tarihsel farklılıkların birliği
  • Sınırları çizen değil, sınırlar ötesi kültürel etki yayan yapılar

Bu tanım, “medeniyet devleti”ni klasik Batı tipi ulus-devletlerden farklılaştırmakta ve özellikle Batı dışı dünyada ilgi görmesine neden olmaktadır.


3. Kavramın Güncel Uygulamaları ve Aktörleri

Çin Halk Cumhuriyeti

Çin yönetimi, “medeniyet devleti” kavramını, Batı tipi liberal demokrasi yerine konfücyen gelenek, meritokrasi ve tarihsel birlik üzerinden tanımlar. Zhang Weiwei gibi çalışmalar bu yaklaşımı teorize etmiştir.

Hindistan

Narendra Modi liderliğindeki Hindistan, Hint medeniyetinin tarihsel sürekliliğini Hindutva kavramıyla süylemlerine taşımaktadır. Medeniyet devleti tartışması burada da aktif olarak yer bulur.

Rusya Federasyonu

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, son yıllarda Batı’yla olan ideolojik ayrışmayı “medeniyet farklılığı” olarak yorumlamaktadır. 2023 yılında Münih Güvenlik Konferansı’nda Rus temsilciler, Rusya’nın sadece bir devlet değil, bağımsız bir medeniyet olduğunu belirtmiş ve bu söylem “medeniyet devleti” kavramını yeniden gündeme getirmiştir.

Bu konuya dair detaylı akademik analiz İbrahim Erkul tarafından kaleme alınan “Rusya Dış Politikasında Medeniyet Devleti Teorisi ve Uluslararası Sistem Kurgusu” başlıklı makalede (2024, Dergipark) ayrıntılı biçimde ele alınmıştır.


4. Kavrama Yönelik Batı Akademyasındaki Yaklaşımlar

Batı akademyasında “medeniyet devleti” kavramının hem teorik hem eleştirel çerçevede tartışıldığı görülmektedir. Stanford Civilizationism Project gibi inisiyatifler, kavramın sadece otoriter rejimlerce kullanılan bir söylem olmadığını, aynı zamanda çokkültürlü modern düzenin alternatifi olarak öne sürebileceğini tartışmaktadır.

2024 yılında yayımlanan “The Civilizational State in the War Against Ukraine” başlıklı makale, kavramın Ukrayna savaşındaki ideolojik rolünü incelemiş ve Batı’ın buna karşı teorik reflekslerini de ortaya koymuştur.


5. Türkiye’deki Yansımalar

Türkiye’de medeniyet söylemi uzun yıllardır siyasi dılde yer almakla birlikte, “medeniyet devleti” kavramı çok sık kullanılan bir kavram olmamıştır. Ancak 2020 sonrasında özellikle Asya merkezli entegrasyon süylemlerinde, “medeniyetler şuuru”, “tarihsel misyon” gibi ifadeler bu teoriye yakın çerçeveler sunmaktadır. Şu anda akademik ve siyasi düzlemde sınırlı da olsa tartışılmaya başlamıştır.


Sonuç

Medeniyet devleti kavramı, yalnızca bir siyasi model değil, aynı zamanda uluslararası sistemin çokkutupluluğu ve kimlik eksenli yeniden yapılanmasının teorik bir arayışı olarak okunabilir. Rusya’nın bu söylemi son dönemde öne çıkarması kavramı yeniden gündeme getirmiş; fakat Çin, Hindistan gibi ülkeler de bu paradigmanın başka versiyonlarını uygulamaktadır.

Batı’daki akademik yönelimler bu kavramı salt eleştirel bir dille değil, teorik bir zenginlik ve çokkültürlü düzenin alternatif senaryosu olarak da değerlendirmektedir. Bu nedenle “medeniyet devleti” tartışmalarının sadece dış politika analizi değil, aynı zamanda yeni bir siyasal kimlik ve meşruiyet arayışı olarak okunması gerekmektedir.


Kaynaklar:

© 2025, Bedri Yılmaz.

BedriYilmaz.com by Bedri Yılmaz is licensed under Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International

Tüm hakları saklıdır! İçeriği izinsiz kullanmayınız!

Content Protection by DMCA.com

Leave a reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to site top