Site icon BedriYilmaz.com

Saldırgan Realizm

John J. Mearsheimer’ın kuramı uluslararası ilişkilerde yapısal realizmin en radikal biçimi olan “Saldırgan Realizm” (Offensive Realism) kuramının öncüsüdür. Bu kuram, devletlerin savaş stratejilerini açıklamada temel alınabilecek güçlü bir teorik çerçeve sunar.


John J. Mearsheimer ve Saldırgan Realizm (Offensive Realism)

The Tragedy of Great Power Politics (2001) Eseri Üzerinden Stratejik Bir Analiz


🧭 Genel Kavramın Adı

Saldırgan Realizm (Offensive Realism)
Bu kuram, büyük güçlerin uluslararası sistemde hayatta kalmak için mümkün olduğunca fazla güç kazanmaya çalıştıklarını ve bunu çoğu zaman saldırgan yollarla gerçekleştirdiklerini savunur.


👤 Teoriyi Öne Süren Kişi

John J. Mearsheimer (1947– )
Amerikalı siyaset bilimci, realist teorinin önemli temsilcilerindendir. Chicago Üniversitesi’nde siyaset bilimi profesörüdür. Özellikle büyük güç rekabeti, caydırıcılık, güvenlik ikilemi ve hegemonya üzerine yoğunlaşmıştır.


🗓 İlk Ortaya Atılış Yılı

2001 – The Tragedy of Great Power Politics


📘 Kitap ve Orijinal Başlık


🎯 Teorinin Temel İçeriği

1. Uluslararası Sistem Anlayışı

Mearsheimer’ın saldırgan realizmi, yapısal realizmin bir türüdür ve şu beş varsayıma dayanır:

Bu varsayımlar sonucunda, devletler mümkün olduğunca güç kazanmak ister çünkü başka türlü güvenliklerini garanti altına alamazlar.

2. Güç ve Hegemonya


🧪 Tarihî Uygulama Örnekleri

1. Nazi Almanyası

2. Soğuk Savaş Dönemi

3. ABD’nin Irak Müdahalesi (2003)


🔬 Teorik Katkısı

a. Güvenlik İkilemi (Security Dilemma)

Devletler güvenliklerini artırmak isterken, diğer devletler bu durumu tehdit olarak algılar. Bu karşılıklı güvensizlik, saldırganlıkla sonuçlanır.

b. Gücün Kümülatif Niteliği

Mearsheimer, askeri ve ekonomik gücün bölünebilir olmadığını, bu nedenle devletlerin “kısmi güç” ile yetinmeyeceğini savunur.

c. Hegemonya Arayışı

Sistem tüm büyük güçleri hegemonya yarışına iter. “Güçler dengesi” istikrarlı bir yapı değildir; tersine savaşları doğurur.


📚 Strateji Yazınındaki Yeri ve Etkileri


🗣 Eleştiriler


🔚 Sonuç

John J. Mearsheimer’ın saldırgan realizm kuramı, savaş stratejilerinin ve büyük güç politikalarının doğasını açıklamada etkili bir çerçeve sunar. Devletlerin yalnızca savunma değil, üstünlük arayışı içinde olduklarını savunarak, savaşın kaçınılmazlığını sistematik düzeyde temellendirir. Bu yönüyle, savaş stratejileri teorileri arasında en karamsar ama aynı zamanda en gerçekçi modellerden biridir.


Saldırgan Realizm Teorisi: Uluslararası Sistemde Güç ve Hegemonya Arayışı

Uluslararası ilişkiler disiplini, devletlerin davranışlarını anlamlandırmak ve öngörmek amacıyla çeşitli kuramsal yaklaşımlar geliştirmiştir. Bu teorilerden biri olan saldırgan realizm (offensive realism), özellikle büyük güçlerin sistemdeki davranışlarını açıklamak açısından önemli bir çerçeve sunmaktadır. Teorinin temel savı, devletlerin anarşik uluslararası sistemde güvenliklerini sağlamak ve hayatta kalmak için saldırgan davranışlar sergilediğidir.

1. Teorinin Kurucusu ve Ortaya Çıkışı

Saldırgan realizm teorisi, Amerikalı siyaset bilimci John J. Mearsheimer tarafından geliştirilmiştir. Mearsheimer, bu kuramsal yaklaşımı ilk kez 2001 yılında yayımlanan The Tragedy of Great Power Politics adlı eserinde sistematik olarak ortaya koymuştur (Mearsheimer, 2001). Neoklasik realizmin bir uzantısı olan bu teori, uluslararası sistemin anarşik yapısı içinde devletlerin rasyonel aktörler olarak sürekli güç peşinde koştuklarını ileri sürer.

2. Temel Varsayımlar

Mearsheimer’ın saldırgan realizm teorisi beş temel varsayıma dayanır:

  1. Uluslararası sistem anarşiktir: Devletleri denetleyecek merkezi bir otorite yoktur.
  2. Tüm devletler askeri saldırı kapasitesine sahiptir: Bu kapasite değişkenlik gösterse de teoride her devlet bir tehdit potansiyeli taşır.
  3. Devletler diğer devletlerin niyetlerinden emin olamaz: Bu belirsizlik, sürekli bir güvensizlik durumu yaratır.
  4. Devletlerin temel amacı hayatta kalmaktır: Güvenlik, devletin en öncelikli hedefidir.
  5. Devletler rasyonel aktörlerdir: Karar alma süreçlerinde çıkar-maliyet hesaplaması yaparlar.

Bu varsayımlar, devletlerin saldırgan politikalar geliştirmelerinin rasyonel ve sistem kaynaklı olduğunu ortaya koyar.

3. Güç Maksimizasyonu ve Hegemonya Arayışı

Saldırgan realizme göre devletler, sadece hayatta kalmakla yetinmez; aynı zamanda mutlak güvenlik arayışı içindedirler. Bu arayış, onları sürekli olarak güçlerini maksimize etmeye ve sistemde bölgesel ya da küresel hegemon olmaya iter. Bir devletin sistemdeki mutlak güvenliğe ulaşması, ancak diğer tüm potansiyel tehditleri bastırabilecek kadar güçlü olmasıyla mümkündür.

Mearsheimer’a göre bu durum, devletlerin çoğu zaman önleyici savaşlaraalan genişletici saldırılara ve askeri yayılmacılığa yönelmelerine neden olur. Anlaşmalar, uluslararası hukuk veya diplomatik süreçler bu güdüyü sınırlamakta yetersiz kalır.

4. Tarihsel Örneklerle Saldırgan Realizm

Saldırgan realizm, tarihsel olaylar ışığında değerlendirildiğinde oldukça açıklayıcıdır. Aşağıda bu teoriyle örtüşen bazı örnekler sunulmuştur:

a. Nazi Almanyası’nın Yayılmacı Politikaları (1930’lar – 1940’lar)

Hitler Almanyası, Versay Antlaşması’nın sınırlamalarını aşarak hızla silahlandı ve Lebensraum (yaşam alanı) ideolojisi doğrultusunda doğuya doğru genişlemeye çalıştı. Çekoslovakya’nın işgali, Polonya’nın istilası ve nihayetinde Sovyetler’e karşı saldırı, Almanya’nın güvenliğini sağlamak için saldırgan yayılmacı politikalar izlediğini gösterir (Evans, 2005).

b. ABD’nin Soğuk Savaş Dönemindeki Müdahaleleri (1947–1991)

ABD, Sovyetler Birliği’nin etkisini sınırlamak için Güneydoğu Asya’dan Orta Doğu’ya, Latin Amerika’dan Afrika’ya kadar birçok bölgede doğrudan ya da dolaylı müdahalelerde bulunmuştur. Vietnam Savaşı, İran darbesi (1953), Şili’de Allende hükümetinin devrilmesi (1973) gibi olaylar saldırgan realizmle yorumlanabilir (Gaddis, 2005).

c. Rusya’nın 2014 Kırım İlhakı ve 2022 Ukrayna Saldırısı

Rusya, Batı’nın NATO genişlemesini kendi güvenliğine tehdit olarak görmüş, bu tehdide karşı Kırım’ı ilhak ederek Karadeniz’deki stratejik çıkarlarını pekiştirmiştir. 2022’de Ukrayna’ya yönelik kapsamlı saldırısı da, Batı etkisinin sınırlandırılması ve bölgesel hegemonya arayışı çerçevesinde değerlendirilebilir (Mearsheimer, 2014; Allison, 2017).

5. Saldırgan Realizmin Eleştirileri

Saldırgan realizm, yapısal realizmin en sert yorumlarından biri olarak eleştirilmiştir. Eleştiriler genellikle şu noktalar üzerinde yoğunlaşır:

6. Sonuç

Saldırgan realizm, büyük güçlerin uluslararası sistemde nasıl davrandıklarını açıklamak için önemli bir araçtır. Bu teori, özellikle büyük güçler arasındaki mücadeleleri anlamlandırmak, güç dengesi analizleri yapmak ve krizleri öngörmek için kullanılabilir. Ancak her teori gibi saldırgan realizm de belirli sınırlılıklarla birlikte gelir ve farklı kuramlarla birlikte değerlendirilmesi daha sağlıklı analizler sunabilir.


Kaynakça

Views: 7

Exit mobile version