Pelvik Taban Egzersizleri: Sağlığın Sessiz Kahramanı
Pelvik taban, vücudun alt kısmında, leğen kemiği içinde yer alan ve mesane, rahim, bağırsak gibi organları yerinde tutmakla görevli kas ve bağ dokusundan oluşan bir yapıdır. Bu bölgeyi güçlü tutmak, idrar ve dışkı kontrolünden cinsel sağlığa, doğum sonrası iyileşmeden yaşam kalitesine dek birçok alanda kritik rol oynar.
Pelvik taban egzersizleri – kamuoyunda yaygın adıyla “Kegel egzersizleri” – bu bölgedeki kasların güçlendirilmesini amaçlar. Egzersiz, en basit şekliyle şu şekilde yapılır: kişi, pelvik taban kaslarını (sanki idrarını tutuyormuş gibi) 3 saniye boyunca kasılı tutar, ardından 3 saniye gevşetir. Bu döngü, gün içinde birkaç defa, tekrarlı olarak uygulanır. Düzenli yapıldığında, özellikle idrar kaçırma, pelvik organ sarkması ve cinsel işlev bozuklukları gibi durumlarda ciddi faydalar sağlar.
Fizyoterapistler ve kadın doğum uzmanları bu egzersizleri sıklıkla önermekte; bazı özel eğitim merkezleri ise pelvik taban farkındalığını artırmak için grup çalışmaları ve atölyeler düzenlemektedir. Bu atölyelerde, eğitimi görsel ve pratik hâle getirmek için zaman zaman modeller, anatomik maketler ya da tıbbi simülasyon araçları kullanılabilmektedir.
Dildolu Eğitimde Başörtülüler: Eğitimin mi Normali, Estetiğin mi İronisi?
Pelvik eğitimi sonrası eğitimde kullanıldığı tahmin edilen seks oyuncakları ile 7’si başörtülü poz veren katılımcılar.
Ve işte tam burada – tam da “tıbbi amaçlı araç gereç” bahsinin geçtiği noktada – karşımıza sosyal medyada hayli dikkat çeken bir kare çıkıyor: Pelvik taban eğitimi verdiğini belirten bir kurumun atölyesinden paylaşılan fotoğraflar, tıp ile toplumsal normlar arasındaki o ince çizgide insanları hayrete düşürüyor.

Seks oyuncakları eşliğinde pelvis eğitimlerini tamamlayan 7 başörtülü, 3 başı açık kadının umarsız paylaşımları internette trend oldu.

Fotoğrafta, pelvik eğitimine katılmış 10 genç kadından 7’si başörtülü. Ellerinde ise tıbbi araçlar mı dersiniz, yoksa cinsel fantezi endüstrisinin yıldızları mı… Tanım yapmak güç. Zira bir yanda plastik vajina maketi, öte yanda latex plug ve bir köşede elinde dildo ile gülümseyen eğitmen var. Poz verenlerin ifadesi ise hayli neşeli. Seks araçları ile aldıkları pelvis kasları eğitimi sonrası rahatlamının doruk noktasını gösterir gibiler.
Bu kareler belki de “eğitim her yerde” şiarının beden bulmuş hâli. Kimileri bunu “kadının kendini tanıması ve güçlenmesi”, “kendi bedenindeki gizli ve hassas noktaları keşfetmeleri”, vücutlarının gerçek tatminini becermeleri şeklinde yorumlayadursun, kimileri için ise “dini simgelerle böylesi araçların aynı karede olması” akıl karıştırıcı bir estetik tercih olarak okunabilir.
Ancak asıl mesele estetik değil; ironi. Zira bir yanda mahremiyetin timsali başörtüsü, öte yanda yatak odalarında fantazik senaryoların baş kahramanı seks araçları. Yani sanki “İffetin Anatomi Dersi” ya da “Gelenekle G-Spot Arasında” temalı bir performans sanatıyla karşı karşıyayız. Ciddi bir eğitimin ortasında, mizahın kendi kendini inşa ettiği bir kare: “Hem Kegel yaparım, hem ahlak bekçiliği!” diyen ironik bir çağın portresi.
Sonuç mu? Sosyal medyada birkaç gün konuşulur, bir köşe yazısı yapılır, sonra unutulur. Ama “o poz” kalır. Akademik mi? Belki. Medikal mi? Şartlı olarak. Estetik mi? Tartışılır. İronik mi? Kesinlikle.
Özetle bu kare özellikle başörtülü kadın kahramanların Türkiye Yüzyılı’nda İnsan Manzaraları temasında yerini açık ara alıyor.
Bu arada gerek eğitimler ile gerekse seks araç gereçleri ile kendi vücutlarının sınırlarını keşfetme yolculuğundaki elde ettikleri mental tatminleri yüzlerine vurmuş özellikle başörtülü bu kadınları tebrik ediyorum.

Seks oyuncakları ile eğitim alan ve eğitim sonrası 1 eğitmen, 3 başı açık, 7 başörtülü kadın umarsızca eğitim sonrası poz verirken.

Eğitimde kullanılan seks oyuncakları ile mutlu bir şekilde poz veren özellikle böşörtülü kadınların rağbet ettiği pelvis eğitimi. Eğitim amaçlı kullanılan etrafa saçılmış seks oyuncaklarının sayısını 18 olarak tespit edebildim.