Anormalin Normalleşmesi: Nihilizm Çağında Gençlerin Aşırı Kendini İfade Arayışı

Günümüz Gençliğinde Aşırı Kendini İfade Örnekleri
Sokakta yürürken yüzünde dövmeler, burnunda büyük halkalar veya rengârenk, sıra dışı saçlarla dolaşan gençlere rastlamak artık kimseyi şaşırtmıyor. Bir zamanlar toplumun marjinal kesimlerine özgü görülen dövme ve piercing gibi vücut modifikasyonları bugün gençler arasında son derece yaygın hale gelmiştir psychologytoday.com. Hatta öyle ki, bir gencin kendisinin dövmesi olmasa bile yakın çevresinde mutlaka dövme ya da piercing sahibi birileri bulunuyor psychologytoday.com. Ünlü sporcular ve müzisyenler vücutlarını adeta bir tuvale çevirmiş durumda; kolundan boynuna kadar dövmelerle kaplı pop ikonları ve burnunda, kaşında piercinglerle sahne alan rock yıldızları artık sıradan görüntüler. Bir zamanların “uç” sayılan görünüşleri, günümüz popüler kültürünün parçası olarak normalleşiyor. Nitekim dövme ve vücut takılarının prevalansı arttıkça, artık “anormal” olanın normal kabul edildiğiyönünde yorumlar yapılmaktadır. Örneğin Amerika’da deneyimli bir dövme sanatçısı, 1990’larda dövmelerinden ötürü restoranlarda arka masalara itilip “istenmeyen” muamelesi görürken bugün gelinen noktada “artık herkesin dövmesi var” diyerek durumun tersine döndüğünü ifade ediyor statepress.com. Aynı sanatçıya göre günümüzde dövmesiz kişileradeta alt-kültür oluşturacak kadar azınlıkta kalmıştır statepress.com. Bu değişim, yakın geçmişte toplum dışı veya “aykırı” sayılan pek çok beden süslemesinin şimdi geniş kitleler tarafından benimsenmesini yansıtıyor.

Elbette gençlerin kendilerini ifade etmek için bu denli aşırı uç noktalara yönelmelerinin altında yatan bazı dürtüler var. Dış görünüşte radikal değişimler yapmanın en belirgin amaçlarından biri, dikkat çekmek ve toplum içinde fark edilmek olarak görülüyor. Bu tür vücut modifikasyonları çoğu zaman kasıtlı olarak gösterişli ve şok edici olacak şekilde tasarlanıyor statepress.com. Örneğin yüzün tamamına yaptırılan bir dövme veya sıra dışı bir piercing, kişinin kalabalıkta hemen göze çarpmasını sağlıyor. Kimi gençler giyimleriyle, saç stilleriyle ya da bedenlerine ekledikleri dövme/takılarla “Ben buradayım!” diye haykırmak istercesine özgün bir imaj yaratma peşinde. Bunun bir nedeni, kalabalıklar içinde bireyselliğini yitirme korkusu olabilir. Kendini ifade etmenin geleneksel yolları yetersiz kaldığında, beden adeta bir protesto alanına dönüşebiliyor. Nitekim psikologlar, özellikle birden fazla dövme ya da aşırı sayıda piercing sahibi gençlerde risk alma eğilimi, depresyon ve sosyal yabancılaşma gibi durumların ortalamanın üzerinde olabileceğini gösteriyor psychologytoday.com. Bu bulgular, bazı gençlerin neden uç noktalarda bedenlerini değiştirdiklerine dair ipuçları sunuyor: İç dünyalarındaki sorunları, öfkeyi veya yalnızlık hissini dış görünüşlerine yansıtarak görünür kılmak istemeleri muhtemel.
Aşırılık arayışı, zamanla kendini yenileyerek daha ekstrem biçimlere de bürünebiliyor. Basit bir dövme ya da tek bir piercing, günümüzde artık alışılagelmiş görüldüğü için bazıları çok daha uç uygulamalara yöneliyor. Örneğin vücudunun büyük bölümünü dövmelerle kaplayan, yüzüne kedi bıyığı desenleri çizdiren veya alnının derisinin altına boynuz şeklinde implantlar yerleştiren kişiler dahi mevcut psychologytoday.com. Deri altına yerleştirilen 3D implantlar, dili çatallı bir yılana benzetmek için yapılan cerrahi müdahaleler ya da göz akını dövme mürekkebiyle renklendirmek gibi “over-the-top” olarak nitelenen işlemler, bireylerin kendilerini ifade etmek uğruna fiziksel görünüşlerini ne denli dönüştürebildiklerini ortaya koyuyor psychologytoday.com. Bir psikoloji makalesinde vurgulandığı gibi, bazı aşırı modifikasyon örnekleri neredeyse kendine zarar verme (self-mutilation) ile eş tutulabilecek boyutlara ulaşabiliyor psychologytoday.com. Yani kişi bilinçli olarak acı verici ve kalıcı değişikliklerle bedenine şekil verirken, aslında ruhundaki yaraları dışarıya vuruyor olabilir.
Sosyolojik Arka Plan: Nihilizm ve Değer Boşluğu
Gençlerde gözlemlenen bu “uçlarda yaşama” tutkusunu anlamak için, içinde bulunduğumuz çağın sosyokültürel iklimine yakından bakmak gerekiyor. Özellikle 1960’ların sonlarından itibaren Batı dünyasında yaşanan toplumsal kırılmalar, bugünün gençlik kültürünün temellerini atmıştır. 1968’de dünyanın pek çok yerinde öğrenciler ve gençler sokaklara dökülerek geleneksel otoritelere başkaldırdı. Bu dönem, birçok toplumda eski değerlerin sorgulandığı ve yeni özgürlükçü değerlerin filizlendiği bir dönüm noktasıydı. Örneğin İngiltere’de 1960’ların sonunda itaatkârlık ve saygıgibi eski erdemlerin yerini giderek bireycilik, kendini ifade etme özgürlüğü ve hoşgörü gibi değerler aldı ghi-dc.org. Elbette bu dönüşüm bir anda ve sert biçimde değil, alttan alta ve kademeli olarak gerçekleşti ghi-dc.org. Yine de sonuçta ortaya çıkan manzara, “Birey olma” vurgusunun ve özgün yaşam tarzlarının geleneksel normların önüne geçtiği bir kültürel iklimdi.
Bu yeni iklimde birçok gencin zihninde temel bir soru belirmeye başladı: “Madem eski değerler çöktü, hayatın anlamı ne olacak?” Geleneksel dinî inançlar veya toplumsal idealler zayıfladıkça, ortaya bir anlam boşluğu çıkmaya başladı. İşte bu noktada nihilizm kavramı önem kazanıyor. Nihilizm, en basit tanımıyla, hayatın özünde hiçbir anlamı veya amacı olmadığı görüşüdür en.wikipedia.org. Yani hiçbir değer ya da inanç sistemi mutlak gerçek değildir; varoluş özünde boş ve amaçsızdır. Özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında ve Soğuk Savaş döneminin belirsizlikleriyle birlikte, Batı toplumlarında nihilist felsefeler genç kuşaklar arasında yaygınlık kazandı. Tanrı’nın öldüğünü ilan eden filozofların izinde, hayatın anlamsızlığını vurgulayan eserler, şarkılar ve filmler genç dimağları etkilemeye başladı. Varoluşsal bunalım, pek çok gencin diline dolandı; dünyanın sunduğu hiçbir idealin peşinden gitmeye değmezmişçesine bir boş vermişlik duygusu yayıldı.
Bu nihilist düşünsel iklimin gençlik kültüründeki tezahürlerinden biri, “ben de varım” çığlığının dolaylı yoldan ama gürültülü biçimde ortaya konması oldu. Hayatın anlamsız olduğu duygusuyla yetişen bir nesil, varoluşunu onaylatmaihtiyacını her zamankinden keskin hissediyor. Eğer hayatta büyük bir anlam yoksa, o halde kişinin kendi varlığını duyurması, kendi anlamını kendi yaratması gerekir. Kimi sosyologlar, modern dünyada gençlerin kendilerini göstermek ve fark edilmek için sıra dışı yollara başvurmalarını bu arka plana dayandırıyor. Nitekim Türkiye’de psikiyatri profesörü Kemal Sayar, günümüz gençliğinin adeta bir “nihilist kuşak” haline geldiğini belirtiyor feyzdergisi.com. Sayar’a göre bugünün gençleri “hiçbir şeye değer vermeyen, hiçbir şeye anlam atfetmeyen, hayatının anlamını bulamayan, büyük bir yön şaşırması halinde” bir profil çiziyor feyzdergisi.com. Bu tür derin bir umutsuzluk ve anlamsızlık duygusu, gençleri ya tamamen içe kapanmaya ya da uçlarda tepkiler vermeye sürükleyebiliyor. Profesör Sayar’ın klinik gözlemlerine dayanarak aktardıkları, nihilizmin genç ruhlarda nasıl bir boşluk yarattığını ortaya koyuyor: “Gençlerde çok ciddi bir ümitsizlik salgını kol geziyor… günümüz Türkiyesi’nde adeta ümitsizlikten nefes alamaz hale gelmiş durumdalar” diyor ve ekliyor, “ben buna nihilist bir kuşak diyorum” feyzdergisi.com. Hiçbir idealin peşinden gitmeyen, geleceğe dair umut beslemeyen bu zihin yapısı, kimilerinde şiddete yönelim veya kendine zarar verme biçiminde dışavururken, kimilerinde de bedenine ve imajına sıra dışı müdahalelerle bir tür isyan olarak kendini gösteriyor.
Tarihsel sürece bakıldığında, 1968 gençlik hareketlerinin ardından gelen dönemde nihilizme verilen tepkilerin gençlik alt kültürlerini şekillendirdiği görülür. 1970’lerdeki “cinsel devrim” (seksüel özgürlük hareketi), geleneksel ahlak kurallarını reddederek adeta “her şey mübah” anlayışını yaygınlaştırdı. Başlangıçta bireysel özgürleşme ve haz vaadiyle sunulan cinsel devrim, birçok düşünüre göre özünde bir boşvermişlik ve anlamsızlık duygusunu da beraberinde getirdi. Nitekim yazar Naomi Wolf, kendi gençlik deneyimlerinden yola çıkarak cinsel özgürlük ortamında “sanki hiçbir yaptığımın önemi yoktu, hiçbir şey önemli değildi” hissine kapıldığını itiraf eder. Bu itirafı yorumlayan bir kültür eleştirmeni, “yaptığımız hiçbir şey önemli değil” cümlesinde ifadesini bulan duyguyu, cinsel devrimin özündeki nihilizmin dışavurumu olarak tanımlar humanitas.org. Geleneksel sınırlamaların tamamının kaldırıldığı bir dünyada, gençler “sınırsız özgürlüğün” aslında onları anlamsızlık uçurumuna ittiğini fark ettiler. Bunun doğal bir sonucu olarak da, kendi hayatlarına anlam veya heyecan katmak isteyen bazı gençler uç deneyimlere yöneldi: Kimi tehlikeli boyutlara varan cinsel deneyimler, kimi bedensel ekstrem sporlar veya madde kullanımına saptı. Bir kesim genç ise anlam arayışını müzik ve alt kültürlerde buldu.
1970’lerin sonu ve 1980’lerde yükselen heavy metal ve punk müzik akımları, aslında gençliğin nihilizme karşı tepkisinin gürültülü bir ifadesiydi. Örneğin punk kültürü, meşhur “No Future” (Gelecek Yok) sloganıyla, Soğuk Savaş’ın yarattığı kıyamet gölgesinde geleceğin belirsizliğine karşı hem bir isyanı hem de içten içe bir kabullenişi barındırıyordu publicbooks.org. Punk sadece müzikte değil, sanatta, performansta ve özellikle görünümde de kendini gösterdi; rengârenk mohawk saçlar, deri ceketler, jilet ve iğnelerle süslenmiş aksesuarlar bu alt kültürün üniforması haline geldi. Toplumun “normallerine” meydan okuyan punk gençliği, otorite sembollerini hiçe sayma, kurulu düzene meydan okuma ve “marjinal” olanı kucaklama eğilimindeydi publicbooks.org, publicbooks.org. Benzer şekilde heavy metal kültürü de uzun saçları, siyah derileri, vücut takıları ve dövmeleriyle muhafazakâr değerlere başkaldırıyordu. Bu alt kültürlerin temelinde yatan felsefe, “kendin ol”, “kuralları yık” ve “sistem bozuksa ben de bozarım” şeklinde özetlenebilir. Karanlık ve sert müzikleriyle punk ve metal, bir yandan gençlerin içindeki öfkeyi ve anlamsızlık hissini haykırmasına olanak sağlarken, diğer yandan onlara ait oldukları bir topluluk da sunuyordu. Örneğin 1970’lerde Londra ve New York’un punk sahnelerinde, toplumun dışladığı “asi” gençler kendi dayanışma ağlarını kurarak kendilerine bir kimlik edindiler. Soğuk Savaş döneminin olası nükleer kıyamet endişesi altında yaşayan bu kuşak için, bugün var olmanın ve sesini yükseltmenin yarını garantilemekten daha önemli olduğu duygusu hakimdi publicbooks.org. Bu bağlamda, dövme yaptırmak, vücuda metal halkalar geçirmek veya çarpıcı bir görünüm benimsemek, hem nihilist bir “nasılsa hiçbir şeyin anlamı yok” düşüncesinin beden diline dönüşmüş hali, hem de “ben buradayım ve varoluşumu önemsiyorum” mesajının dışavurumu olarak yorumlanabilir.
Psikolojik Etkenler: Kimlik, Dikkat Çekme ve Farklılaşma İhtiyacı
Gençlerin aşırı kendini ifade biçimlerini anlamak için bir de bireysel psikoloji düzeyine inmemiz gerekiyor. Her ne kadar içinde bulunulan kültürel iklim önemli olsa da, nihayetinde dövme yaptırma veya sıra dışı görünme kararı bireyin iç dünyasında filizleniyor. Bu noktada öne çıkan bazı psikolojik motifler var: kimlik arayışı, aidiyet ihtiyacı, benzersizlik (farklı olma) arzusu, ve bazen de travmatik deneyimlerle başa çıkma çabası.
Öncelikle, ergenlik ve genç yetişkinlik dönemleri, bireyin “Ben kimim?” sorusuna yanıt aradığı kritik evrelerdir. Bu dönemde genç, bir yandan toplumda kabul görmeye çabalarken diğer yandan kendi özgün kimliğini inşa etmek ister. Tam da bu nedenle, dövme ve piercing gibi kalıcı beden değişimlerine yönelim gençler arasında güçlü olabiliyor. Dövme yaptırmak, bir gencin ruhunun bedenine attığı bir imza gibidir – “Ben buyum” deme isteğinin somutlaşmış hali. Nitel araştırmalar, genç bireylerin dövme ve piercing gibi edimlerle kendilerini ana akım moda endüstrisinin dayattığı kopya imajlardan kaçırarak farklılaştırmak istediklerini ortaya koymaktadır avesis.marmara.edu.tr. Yani dövme, bir bakıma sıradanlığa karşı bir başkaldırı ve eşsizlik ilanıdır. Nitekim bilimsel çalışmalar da dövmeli veya bedeninde belirgin değişiklikler yapmış kişilerin, benzersiz olma ihtiyacı duygularının ortalamanın üzerinde çıktığını gösteriyor marychristieinstitute.org. 2012 yılında Orta Avrupa’da yapılan bir testte, dövmeli bireylerin kendilerini daha fazla eşsiz hissetme ve heyecan arama (sensation seeking) eğiliminde olduğu bulunmuştur marychristieinstitute.org. Benzer şekilde 2015’te farklı yaş gruplarında yapılan bir araştırma, vücut modifikasyonu yaptıranların daha yüksek uyarılma ve yoğun deneyim ihtiyacı taşıdığını doğrulamıştır marychristieinstitute.org. Bu sonuçlar, dövme ve benzeri eylemlerin sadece dışsal bir süs veya trend değil, bireyin derinlerdeki psikolojik gereksinimlerini karşılama işlevi gördüğüne işaret ediyor.
Bir diğer önemli motivasyon, kontrol duygusu ve öz-yeterlik arayışıdır. Gençler hayatlarının pek çok alanında (aile, okul, toplum) kontrolün kendilerinde olmadığını hissedebilirler. Oysa kendi bedenine dövme yaptırmak ya da saçını marjinal bir renge boyatmak, tamamen kişinin kendi kararıdır ve bu sayede genç, bedeni üzerinde söz sahibi olmahissini tadar. “Vücudum, bana ait ve istediğim gibi şekillendiririm” düşüncesi, özellikle hayatının diğer alanlarında güçsüz hisseden bireyler için cazip gelebilir. Amerika’da üniversite öğrencileri arasında beden modifikasyonu üzerine yapılan bir çalışma, öğrencilerin ilk defa aile izni olmadan kendi dış görünümlerini iç dünyalarını yansıtacak şekilde şekillendirme özgürlüğüne üniversite yıllarında kavuştuklarını not ediyor marychristieinstitute.org. 18 yaşına dek ebeveyn iznine tabi olan dövme/piercing gibi uygulamalar, üniversite çağındaki gence ilk kez “kendi bedenim üzerinde tam kontrol sahibiyim” duygusunu yaşatabiliyor marychristieinstitute.org. Bu da psikolojik açıdan bir özgüven ve öz-belirlenim artışı sağlayabiliyor.
Bunun yanında, vücut modifikasyonları bazı gençler için bir tür terapi işlevi de görebiliyor. Travmatik bir olayı takiben dövme yaptırarak o anıyı dönüştürmek veya kendine zarar verme dürtüsünü piercing gibi daha kontrollü bir eylemle ikame etmek gibi olgular, klinik kayıtlara geçmiş durumda. Nitekim uzmanlar, ciddi ruhsal çalkantı yaşayan bazı bireylerin dövme sürecinden geçerken acıya odaklanarak veya ortaya çıkan sanatsal üründen güç alarak bir tür iyileşmedeneyimlediklerini anlatıyor. Travma sonrası stres bozukluğu yaşayan gençlere yönelik “travma bilinçli dövme” yaklaşımları dahi gelişmiştir marychristieinstitute.org, marychristieinstitute.org. Örneğin vücudunda eski kendine zarar verme izleri taşıyan bir genç, o izlerin üzerine anlamlı bir dövme yaptırarak geçmişiyle barışmaya ve bedenini yeniden güzelleştirerek sahiplenmeye çalışabilir marychristieinstitute.org, marychristieinstitute.org. Bu yönüyle bakıldığında, dövme ve benzeri uygulamalar bazıları için sağlıklı bir başa çıkma mekanizması da olabilir. Hatta tarihsel kayıtlarda antik çağlardan kalma mumyaların üzerinde bulunan dövmelerin, tıpkı akupunktur gibi şifa amaçlı yapıldığı dahi öne sürülmüştür marychristieinstitute.org. Yani bedenine yapılan işaretler, sembolik olduğu kadar psikolojik bir işlev de görüyor.
Tüm bu olumlu veya nötr işlevlerinin yanı sıra, aşırı kendini ifade biçimlerinin bazı karanlık yönlerini de göz ardı edemeyiz. Araştırmalar, çok sayıda dövmesi veya piercingi olan gençlerde düşük benlik saygısı, özsaygı eksikliği, kendine yönelik olumsuz duygular gibi sorunların daha sık rastlanabileceğini bildiriyor psychologytoday.com. Örneğin, birden fazla dövmeye sahip bireylerde kendini değersiz görme veya içe dönük öfke gibi duyguların dövmesi olmayanlara göre daha yaygın olabileceği saptanmış psychologytoday.com. Ayrıca aşırı beden modifikasyonlarının, bazı gençlerde kendine zarar verme davranışının sosyal kabul görmüş bir dışavurumu olabileceği görüşü de var psychologytoday.com. Amerikan Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Akademisi, henüz 1999’da yayınladığı bir bildiride “aşırı dövme ve piercing” edinme davranışını, tıpkı kesici aletle kendini yaralama veya bedenini yakma gibi kendine zarar verici eylemler listesine dahil etmişti psychologytoday.com. Bu elbette her dövmeli gencin psikolojik sorunlu olduğu anlamına gelmiyor; ancak bazı vakalarda, gencin iç dünyasındaki çığlığın bedeninde açtığı yaralarla yankı bulduğunu unutmamak gerek. Nitekim Prof. Kemal Sayar’ın işaret ettiği “nihilist kuşak” örneğinde olduğu gibi, hayata karşı umutsuz ve kırgın gençler, bazen bu iç boşluğu şiddet veya uç eylemlerle doldurma yoluna gidebiliyor feyzdergisi.com feyzdergisi.com. Sayar’ın gözlemlerine göre, kendini ifade edemeyen, anlamsızlık hissiyle baş başa kalmış bazı gençler, bir araya gelerek marjinal gruplar oluşturuyor (örn. emo gençliği) ve kendi aralarında geliştirdikleri ritüellerle hayata tutunmaya çalışıyor. Emo alt kültürüne mensup gençlerin saatlerce bir meydanda toplanıp durmaları, saçlarını yüzlerini kapatacak şekilde uzatmaları, vücutlarına çoklu piercingler takmaları ve can sıkıntısından o piercingleri çekiştirip kendilerini acıtmaları gibi davranışlar feyzdergisi.com, aslında içlerindeki boşluğu hissedebilmek için duyulan bir varoluşsal acı ihtiyacını yansıtıyor olabilir. Kimi “grunge” takılan gençlerin “hayata küskünüz, hiçbir şey umurumuzda değil” diyerek amaçsızca sokaklarda gezinmeleri feyzdergisi.com, bahsettiğimiz nihilist söylemin günlük yaşamda nasıl tezahür ettiğine bir örnektir.
Sonuç
Toparlamak gerekirse, günümüz dünyasında gençlerin kendilerini ifade etmek adına gittikçe uç örneklerebaşvurmasının ardında hem toplumsal hem de bireysel dinamikler yatıyor. Nihilizmle yoğrulmuş bir kültürel iklim, birçok gencin zihin dünyasında hayatın anlamsız ve boş olduğu düşüncesini pekiştiriyor. Bu düşünce, beraberinde derin bir kimlik ve anlam arayışı getirmekte. Kimi gençler bu boşluğu doldurabilmek ve “Ben de bu dünyada varım”diyebilmek için bedenlerini bir tuval gibi kullanıyorlar. Dövmeler, piercingler, marjinal saç kesimleri ve giyim tarzları, aslında tek bir ortak mesaj veriyor: “Beni fark edin, ben bir bireyim ve özgünüm.” Bir bakıma, modern dünyada aidiyetile farklılık arasındaki ikilem, genç bedenler üzerinde sembolik bir savaş veriyor. Genç, hem bir gruba ait olup sevilmek istiyor hem de o grubun içinde bile benzersiz olmanın peşinden koşuyor.
Tarihten bugüne uzanan çizgide, 68 kuşağının isyanından punk’ın “No Future” haykırışına, oradan bugünün dövmeli ve rengârenk saçlı gençlerine kadar hepsinde ortak bir tema görmek mümkün: Anormal olanı normalleştirerek kendi sesini duyurma çabası. Bir zamanlar marjinallik olarak damgalanan davranışlar, bugün gençliğin yaygın ifade araçları haline gelmiş durumda statepress.com. Toplum, gençlerin bu çarpıcı tarzlarını her ne kadar kabullenmeye başlamış olsa da, bu durum özünde gençlerin verdiği mesajın değerini azaltmıyor. Aksine, anormalin normalleşmesi, gençlerin sınırları daha da ileri itmesine yol açarak sürekli yeni ifade biçimleri doğuruyor.
Son tahlilde, gençlerin görünüşlerindeki bu ekstrem değişimler ne sadece yüzeysel bir moda meselesi, ne de basitçe bir ergenlik hevesi olarak küçümsenebilir. Bu olgu, çağımızın ruhuna dair önemli ipuçları barındırıyor. Anlamsızlıkla mücadele, varoluşunu ispatlama ve kendini gerçekleştirme arzusu, dövmelerin mürekkebinde, saçların renklerinde, bedenleri delen metal halkalarda vücut buluyor. Gençler belki de kolektif bir çabayla şunu söylüyor: “Dünya bize bir anlam sunmuyorsa, biz kendi anlamımızı kendimiz yaratırız.” Bu yaratım bazen estetik bir sanat eserine, bazen şok edici bir görüntüye dönüşse de, altında yatan insani ihtiyaç aynı: Görünmek, duyulmak ve var olmak. Bu nedenle, günümüz gençliğinin aşırı kendini ifade eğilimini değerlendirirken, bunu sadece bir dış trend değil, derinlerde yatan sosyolojik ve psikolojik etkenlerin bir bileşimi olarak görmek gerekir. Gençlerin renkli saçlarında, dövmeli kollarında ve delici bakışlarında, aslında modern dünyanın nihilizmine karşı yakılmış anlam arayışı meşalesi yanıyor. Bu meşale, toplum olarak onların sesini gerçekten duyabildiğimizde, belki hepimize karanlıkta bir yol gösterebilir.
Kaynaklar: Bu makaledeki tespit ve örneklerin dayanakları ilgili literatür taramasından derlenmiştir.
- Gençlik kültüründeki değer değişimleri ve kendini ifade pratikleri konusunda 1960’ların sonrasında Britanya’da eski itaatkâr değerlerin yerini alan “kendini ifade etme” odaklı yeni değerler vurgulanmıştır ghi-dc.org.
- Nihilizm kavramı ve genç kuşak üzerindeki etkileri tanımlanırken, nihilizmin hayatı temelde anlamsız gören felsefi duruşu vurgulanmıştır en.wikipedia.org.
- Prof. Dr. Kemal Sayar’ın gözlemleri, Türkiye’deki gençlerin ümitsizlik ve anlamsızlık iklimini “nihilist bir kuşak” şeklinde nitelendirmesiyle aktarılmıştır feyzdergisi.com.
- Aşırı beden modifikasyonlarına yönelen gençlerin psikolojik durumlarına dair bulgular, dövme ve piercinglerin depresyon, sosyal yabancılaşma gibi olgularla ilişkisini gösteren araştırmalardan alıntılanmıştır psychologytoday.com.
- Benzer şekilde, bu tür modifikasyonların giderek daha yaygın hale gelmesi ve toplumsal normların parçası olması, ilgili saha çalışmalarındaki “artık herkesin dövmesi var” tespitleriyle desteklenmiştir statepress.com.
- Gençlerin beden modifikasyonlarına yükledikleri anlamlar – örneğin bireysellik ve farklılık ihtiyacı – akademik araştırmaların ortaya koyduğu benzersizlik motivasyonu sonuçlarıyla temellendirilmiştir marychristieinstitute.org.
- Bu kaynaklar ışığında, gençlerde anormalin normalleşmesi olgusunun çok boyutlu nedenleri anlaşılmaya çalışılmıştır. Toplumsal ve bireysel etkenlerin kesişiminde şekillenen bu trend, aslında bugünün dünyasında anlam arayışının ve kendini gerçekleştirme mücadelesinin bir yansımasıdır.
Views: 0




















