Bilimsel ve Hukuksal Kümülatif İlerleme
Bilimsel bilgi, birikerek ilerleme özelliğine sahiptir. Aydınlanma çağından bu yana, bilim insanları önceki kuşakların gözlem ve deneylerinin üzerine yeni keşifler inşa etmiş, bilgi duvarını bir tuğla daha ekler gibi genişletmişlerdir. Örneğin Aydınlanma düşüncesine göre “bilimsel bilginin sürekli, sonsuz bir ilerleme içinde olduğu ve birikerek ilerlediği” vurgulanmıştır . Her yıl elektriğin ya da benzinli motorun yeniden icat edilmediği gibi, bilimde de yenilikler birikmiş birikimin üzerine eklenerek gerçekleşir.
Benzer bir yaklaşım hukuka da uygulanabilir. Hukuk kuralları ve normları, geçmişteki yargı kararları, kanunlar ve doktrinler üzerine inşa edilir. Hukuk teorisyenleri, normlar sisteminin tamamen sıfırdan başlamadığını, aksine önceki birikimlerin üzerine kurulduğunu belirtmiştir. Örneğin, hukuk felsefesinde “normlar hiyerarşisi”ni sistematize eden Kelsen dahi, bunu “sıfırdan” yaratmadığını söyleyerek “Önceki birikimlerden yararlanması gayet doğaldır”demiştir . Bu bakış açısı, hukukun da bilim gibi birikimli bir yapıda geliştiğini gösterir: Eskiden kabul görmüş ilkelere yeni düzenlemeler eklenir, böylece bir hak ya da norm zamanla katman katman sağlamlaşır.
Evrensel Hukuk Normları ve İnsan Hakları
Zaman içinde gelişen hukuksal birikim, bazı temel evrensel norm ve ilkelere ulaşmıştır. Bu normlar hem seküler hukukta hem de birçok dini gelenekte ortak payda oluşturur. Örneğin yaşama hakkı, insan yaşamının en temel hakkı olarak benimsenmiştir. Birleşmiş Milletler’in İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 3. maddesi, “Yaşamak, hürriyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır” diyerek bu evrensel ilkeyi vurgular . Benzer şekilde, hiçbir bireyin köle olarak tutulamayacağı yasa dışı kabul edilmiştir: Evrensel Beyanname’nin 4. maddesi “Hiç kimse kölelik veya kulluk altında bulundurulamaz; kölelik ve köle ticareti her türlü şekliyle yasaktır” demektedir . Bu normlar, dinler itibarıyla da genellikle bağdaşıktır; örneğin hemen hemen tüm büyük dinlerde adam öldürmek günah/haram sayılır, hukuken de cinayet en ağır suçlardan biridir.
Örneğin, temel evrensel normlar şunlardır:
- Yaşama Hakkı: Her insanın hayatta kalma hakkı, hukuken ve etik olarak korunur (İnsan Hakları Beyannamesi Madde 3) .
- Kölelik Yasağı: Hiç kimse köle veya kul statüsünde tutulamaz; bu, modern dünyanın devrim niteliğindeki kazanımlarındandır (İB Madde 4) .
- Çocuk Hakları: Çocuk evlilikleri ve çocuk işçiliği gibi uygulamalar uluslararası insan hakları normlarına göre ihlâl sayılır. Örneğin çocuk evliliği, “çocukların evlendirilmesi insan hakları ihlali” olarak kabul edilmektedir . Bu yüzden 18 yaş altı evliliklerin yasaklanması, hemen tüm ülkelerde yasal zorunluluk haline gelmiştir.
- Çalışma Hakları: Uluslararası Çalışma Örgütü ve AB gibi kuruluşlar, günlük ve haftalık çalışma süreleri için sınırlar koymuştur. ILO’nun temel sözleşmelerine göre “normal çalışma saatleri […] günlük 8, haftalık 48 saati aşmamalıdır” . Bu norm da çalışanların sağlığı ve sosyal hakları için evrensel kabul edilen bir ilkedir.
Bu evrensel normlar, Batı hukuk medeniyetinin yanı sıra pek çok ülkede de kabul görmüştür. Çağdaş anayasa ve kanunlarda yerleşmiş bu ilkeler, çoğu ülkede sorgulanmaksızın uygulanır. Örneğin artık kölelik tartışma bile değildir, çocukların yüksek eğitim hakları önemli bir toplumsal standarttır. Çalışma süreleri gibi haklar da zaman içinde normlaştırılarak, işçinin sağlığı ve toplum refahı için vazgeçilmez hale gelmiştir.
Batı Medeniyetinde Gündemden Düşen Tartışmalar

Batı dünyası, bu temel hak ve özgürlüklerle ilgili tartışmalarını çok uzun zaman önce tamamlamıştır. Liberalizm, anayasacılık, insan hakları ve eşitlik gibi kavramlar 19. yüzyıldan itibaren yoğun şekilde tartışılıp yasalara geçirilmiş, ardından üzerlerine yeni eklemeler yapılmıştır. Örneğin ABD ve Avrupa’da kölelik 150 yıl önce kaldırılmış, kadınlara ve azınlıklara seçme hakkı tanınmış; bu konular artık hem hukuken hem toplumsal gündemde resmen kapanmıştır. Yeni tartışmalar yerine, mevcut kazanımlar sürekli güçlendirilerek üstüne yeni gelişmeler inşa edilir. Böylece toplumlar bir binanın katları gibi birikimli ilerlemiş, eski kazanımları tartışarak vakit harcamamışlardır.
Sonuç itibarıyla bilimde ve hukukta tekrar eden tartışmaların olmaması büyük bir enerji tasarrufu sağlar. Zamanında çözülmüş konular, yeni keşifler veya anayasa reformları için yeniden hortlatılmaz. Bu sayede bilim insanları her yıl yeni teknolojiler geliştirirken, hukukçular da temel hakları ihlal etmeden toplumsal değişimleri yasayla düzenlemeye odaklanır. Batı hukuk düzeninde bu tür genel ilkelerin üzerinde uzlaşı sağlanmış, yeni kanunlar ve kararlar bunların öngörüleri çerçevesinde şekillenmektedir.
Türkiye’de Tekrarlanan Tartışmalar ve Eleştiriler
Türkiye’de ise maalesef durum farklı seyreder. Birçok konuda evrensel norm haline gelmiş ilkeler dahi zaman zaman yeniden tartışmaya açılıyor. Örneğin Anayasa veya ceza kanunu gibi temel belgeler, bazen artık geçerliliği tartışılmadan uygulanacak normlar olarak görülmek yerine, kişisel veya ideolojik bakışlarla tekrar tekrar sorgulanabiliyor. Tarihsel düzenlemelere geri dönüş niyeti taşıyan görüşler zaman zaman ön plana çıkıyor; kimi çevreler geçmişin anayasalarının daha iyi olduğunu savunuyor, 1961 ve 1982 anayasaları mukayese edilerek “eski iyiymiş” propagandası yapılabiliyor. Oysa hukuk biliminde bir hüküm kabul edilmişse onun geriye dönük olarak “düzeltilecek bir hata” olarak sürekli ele alınması beklenmez.
Bu geri dönüşçü tutum, içerde ve dışarıda eleştirilere yol açıyor. Avrupa Birliği gibi uluslararası kurumlar Türkiye’de yargının bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü konusunda endişeli. Örneğin Avrupa Komisyonu’nun son Türkiye raporu, Türkiye’de demokratik standartlarda, hukuk devletinde ve yargı bağımsızlığında “ciddi bir geri adım” (serious backsliding) yaşandığını belirtmiştir . Raporda, yargı mensuplarının liyakat esaslarına göre seçilmesi ve terfileri konusunda objektif kriterler olmayışının başlıca sorun olduğu vurgulanmıştır. Benzer şekilde, uluslararası insan hakları kurumları da Türkiye’deki bazı uygulamaların evrensel normlardan uzaklaştığına dikkat çekiyor. Bu tür eleştiriler, temelde tartışılması çoktan tamamlanmış hak ve ilkelerin yeniden su yüzüne çıkarılmasından kaynaklanıyor.
Tekrarlanan tartışmalar, hukukun gereklerini zamanında uygulamak yerine tartışmaya harcanan enerji olarak görülebilir. Oysa çağdaş hukuk anlayışı, yürürlükteki kanunların egemen olduğunu kabul eder; bir anayasa veya yasa ancak metni ve gayesi doğrultusunda uygulanmak üzere vardır. Türkiye’de sık sık gündeme gelen “şu kanun uygulanmıyor” eleştirisi bu çerçevede okunabilir: Yasalarda eksiklik veya adaletsizlik varsa, hukuk sürecine uygun şekilde değiştirme yolları bellidir. Fakat bazen kanunları uygulamayıp, aynı konuyu tekrar tekrar yeni çözüm arar gibi göstermek, hem iç hukuk sistemi için boşu boşuna tartışma yaratır hem de uluslararası algıda itibar kaybına yol açar.
Sonuç ve Öneriler
Konuya hem bilimsel hem hukuki açıdan baktığımızda görüyoruz ki, insanlık tarihindeki ilerleme büyük ölçüde birikime ve birikimin üzerine ekleme yapmaya dayanır. Daha önce çözülen, evrenselleşmiş konularla ilgili tartışmaların yeniden tekrar edilmesi gereksizdir ve kaynak israfıdır. Günümüzde artık kölelik, çocuk evlilikleri ya da temel eşitlik gibi konular kalıcı normlardır. Bu normlar batılı sistemlerde tamamen içselleştirilmiş, gündemden düşmüştür. Türkiye’nin de bu anlayışı benimseyerek hukukun üstünlüğüne sıkı sıkıya sarılması gerekmektedir.
Bu çerçevede yapılabilecekler şunlardır:
- Mevcut kanunların uygulanması: Yürürlükteki anayasa ve kanunlar, taraf olunmuş uluslararası belgeler özenle uygulanmalıdır. Hukukun üstünde bir otorite yoktur; kanun yalnızca uygulanmak için vardır.
- Demokratik değişim yollarının kullanılması: Eğer bir düzenleme yetersiz veya hatalıysa, ortada hâlihazırda millet iradesiyle kabul edilmiş bir çerçeve olduğu unutulmamalıdır. Kanun ve Anayasa değişikliği için belirlenen usuller takip edilerek, hukuki reformlar yapılmalıdır. Çiğneme veya keyfi değişiklik yerine, meşru yöntemlerle düzenlemelere gidilmelidir.
- Yargı bağımsızlığı ve liyakate öncelik: Adil yargılama ve bağımsız mahkemeler, hukukun etkinliğinin temelidir. Hakimler ile savcıların seçilmesi, atanması ve görevlendirilmesinde objektif ve şeffaf kriterlerin esas alınması, sistem güvenini artırır. Yargının tarafsız çalışması sağlanarak, geçmişteki uzlaşmaların ürünleri olan hakların teminatı korunmalıdır.
- Temel hak ve özgürlüklerin korunuşu: İnsan hakları ve özgürlükler konusunda her zamankinden daha kararlı olunmalıdır. Yaşama hakkı, ifade özgürlüğü, din ve vicdan hürriyeti, azınlık hakları gibi konularda uluslararası standartlardan taviz verilmemeli, yeni hak ihlalleri önlenmelidir. Bu, bilim ve hukukta olduğu gibi kümülatif ilerlemenin bir gereğidir.
Sonuçta, bir yasal düzenleme veya anayasanın üstünlüğüne inanıyorsak, ona uyulması gerektiğini kabul etmek zorundayız. Kanunlar, demokrasinin bir parçası olarak halkın temsilcileri tarafından yapılmış metinlerdir ve uygulanmaları için vardır. Eğer yasaların arzu edilmeyen yanları varsa, değiştirmenin de bir yöntemi ve kanalı vardır. Hukukun üstünlüğü ilkesine dönülerek, artık “bitmiş meseleleri” yeniden tartışmak yerine yeni sorunları çözmek için enerjimizi harcamamız beklenir. Böylece hem bilimde hem hukukta kazanılmış birikimlerin üzerine güvenle yenilikler ekleyebilir, toplumsal gelişmeyi sürdürebiliriz.
Kaynak Listesi
📚 Kitaplar
1. Thomas S. Kuhn – Bilimsel Devrimlerin Yapısı
- Konu: Bilimde paradigma değişimi, kümülatif bilgi, bilim tarihi.
- Dil: Türkçe / İngilizce
- Yayınevi: Alan Yayıncılık (TR çeviri)
- Not: Bilimsel bilginin düz birikim değil, kriz ve devrimlerle ilerlediğini anlatır. Hukuka uyarlanabilir fikirler içerir.
2. Hans Kelsen – Saf Hukuk Kuramı (Pure Theory of Law)
- Konu: Normlar hiyerarşisi, hukukun evrenselliği, devlet ve hukuk ayrımı.
- Dil: İngilizce (Türkçeye çevirisi de mevcuttur)
- Not: Hukukun “sıfırdan” değil, yapı üzerine yapı kurularak geliştiğini teorik olarak açıklar.
3. Feridun Yenisey – Ceza Hukuku Genel Hükümler
- Konu: Türk ceza hukukunun yapısı, anayasa normları, evrensel normlarla uyumu.
- Dil: Türkçe
- Not: Türkiye’deki hukuki yapıların evrensel normlara göre nasıl şekillendiğini görmek için iyi bir kaynak.
4. Kemal Gözler – Hukuka Giriş
- Konu: Hukukun temel kavramları, evrensel hukuk ilkeleri, normatif sistem.
- Dil: Türkçe
- Web: www.anayasa.gen.tr (yazarın makaleleri ücretsizdir)
- Not: Türkiye’nin anayasal ve hukuki kültürüne dair sağlam bir altyapı verir.
5. Zygmunt Bauman – Modernlik ve Müphemlik
- Konu: Modern hukuk sistemlerinin kurallarla ve düzenle nasıl baş ettiğini sorgular.
- Dil: Türkçe
- Not: Toplumsal değişim ile hukuki değişimin nasıl iç içe geçtiğini gösterir.
📄 AKADEMİK MAKALELER ve RAPORLAR
1. Avrupa Komisyonu – Türkiye 2023 Yılı İlerleme Raporu
- Konu: Yargı bağımsızlığı, temel haklar, evrensel normlara uyum.
- Dil: İngilizce / Türkçe özetler mevcut
- Link: https://neighbourhood-enlargement.ec.europa.eu
- Not: Türkiye’deki geri gidiş ve norm ihlallerine dair güncel veriler sunar.
2. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi
- Dil: Tüm diller
- Link: https://www.un.org/en/universal-declaration-human-rights
- Not: Evrensel hukuk normlarının temel belgesi.
3. Osman Can – Anayasa Yargısının Meşruluğu
- Konu: Türkiye’de anayasa normlarının nasıl uygulandığına dair eleştirel bir yaklaşım.
- Dil: Türkçe
- Kaynak: Anayasa Mahkemesi kararlarıyla uyumlu bakış açısı sunar.
4. Ahmet İnsel – Türkiye’de “Yargının Tarafsızlığı” Tartışmaları
- Konu: Yargı bağımsızlığı, iktidar ile yargı ilişkisi, hukuk devleti tartışmaları
- Dil: Türkçe
- Kaynak: Birikim Dergisi, sayı 250 ve sonrası
🌐 Dijital Platform ve Web Siteleri
1. Anayasa.gen.tr – Kemal Gözler’in akademik içerikleri
- http://www.anayasa.gen.tr
- Konu: Türkiye’de anayasal hukuk, normlar hiyerarşisi, normların uygulanması
- Dil: Türkçe
2. Venice Commission (Avrupa Konseyi)
- https://www.venice.coe.int
- Konu: Anayasacılık, yargı bağımsızlığı, Avrupa normları
- Dil: İngilizce / Fransızca
- Not: Türkiye üzerine de birçok özel rapor mevcuttur.
3. OpenDemocracy.net
- https://www.opendemocracy.net
- Konu: Popülizm, yargı bağımsızlığı, normlar gerilemesi (rule of law backsliding)
- Dil: İngilizce
- Öneri: Türkiye dahil birçok ülkenin demokrasi ve hukuk karnesine dair yorumlar.
🎧 Bonus: Podcast ve Video İçerikleri
1. MedyaPod – Hukukun Gündemi
- Konu: Türkiye’de güncel hukuki meseleler
- Dil: Türkçe
- Platform: Spotify / Apple Podcasts
2. Lex Ferenda – Hukuk Teorisi Üzerine Youtube Kanalı
- Konu: Pozitif hukuk, anayasa normları, normatif sistem
- Dil: İngilizce
- Link: YouTube’da “Lex Ferenda Theory” olarak aratılabilir.
Views: 0




















