Üçüncü Dünya Savaşına Doğru

Giriş

Tarih adeta tekerrürden ibaretmişçesine, küresel siyaset bir kez daha kritik bir eşikte duruyor. Güç dengelerinde yaşanan büyük kaymalar ve güçlü ülkelerin mevcut dünya düzenini değiştirme isteği tüm dünyada sarsıntılar yaratmakta. Özellikle son yıllarda ivme kazanan bu dönüşüm, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları öncesindeki çalkantılı dönemi andırıyor gisreportsonline.com. O dönemlerde de yükselen güçlerin statükoyu zorlaması ve küresel rekabetin kızışması, dünyanın topyekûn bir felakete sürüklenmesine yol açmıştı. Günümüzde benzer bir düzen değişimi arayışının küresel barışı tehdit etmesi, tarihsel hafızayı canlandırarak endişe verici bir “acaba yine mi?” sorusunu akıllara getiriyor.

Soğuk Savaş sonrasında Amerika Birleşik Devletleri’nin liderliğinde şekillenen mevcut uluslararası düzen, artık benzeri görülmemiş meydan okumalarla karşı karşıya. Tek kutuplu dönem geride kalırken dünya hızla çok kutuplu bir yapıya evriliyor. Çin, Rusya ve Hindistan gibi yükselen güçler artan ekonomik ve siyasi ağırlıklarıyla mevcut düzeni sarsıyor; Çin küresel altyapı yatırımları ve askerî modernizasyon hamleleriyle ABD’nin üstünlüğüne meydan okurken, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik savaşı 1945 sonrasında kurulan “kural temelli düzeni” açıktan hiçe sayarak istikrarı baltalıyor trendsresearch.org. Öte yandan, Brezilya, Türkiye ve Körfez ülkeleri gibi orta düzey güçler de bölgesel ve küresel etkilerini artırarak geleneksel Batı hâkimiyetini zayıflatıyor ve kendi çıkarları doğrultusunda çok yönlü ittifaklar kuruyorlar trendsresearch.org. Bu gelişmeler, pek çok ülkenin tek bir süper güce bağımlı kalmak istemediğini, aksine yeni bir dengeler sistemi arayışında olduğunu gösteriyor trendsresearch.org. Sonuç itibarıyla güç, eskisine nazaran çok daha fazla aktör arasında dağılmış durumda ve küresel sistem her zamankinden daha rekabetçi ve parçalı bir görünüm sergiliyor trendsresearch.org.

Elbette tarihte böylesi köklü değişim hamlelerinin nelere yol açabileceğine dair acı deneyimler mevcut. Birinci Dünya Savaşı öncesinde aşırı milliyetçilik, emperyal hevesler ve silahlanma yarışı gibi etkenler büyük güçleri çatışmaya sürüklemişti. İkinci Dünya Savaşı’ndan önce ise revizyonist devletlerin (Almanya, Japonya, İtalya) statükoyu yıkma arzusu, zayıf kalan uluslararası iş birliği ortamında küresel bir yangına dönüştü. Bugünün dünyasında da benzer gerilimlerin farklı coğrafyalarda tezahür ettiğini görüyoruz. Ukrayna’daki savaş, Orta Doğu’da (özellikle İsrail-Filistin/Gazze ekseninde) bitmek bilmeyen çatışmalar, Asya-Pasifik’te Tayvan ve Güney Çin Denizi etrafındaki egemenlik mücadeleleri hep bu büyük resmin parçalarıdır. Dahası, Çin’in küresel nüfuz arayışı doğrultusunda Rusya, İran ve Kuzey Kore ile geliştirdiği iş birlikleri de uluslararası arenada bloklaşma dinamiklerini hatırlatmaktadır gisreportsonline.com. 20. yüzyıldaki dünya savaşlarına zemin hazırlayan koşullar ile bugünün manzarası arasındaki benzerlik, birçok analiste göre hiç de tesadüf değil gisreportsonline.com.

Nitekim günümüzde dünya, İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki en şiddetli ve karmaşık çatışma ortamınasahne oluyor. 2024 yılı, bu açıdan üzücü bir dönüm noktası oldu: Tam 36 ülkede 61 silahlı çatışma yaşanarak son yetmiş yılın rekoru kırıldı prio.org. Uzmanlar bu artışın geçici değil, yapısal bir değişimin parçası olduğu görüşünde. PRIO çatışma raporuna göre günümüz dünyası on yıl öncesine kıyasla çok daha şiddet dolu ve parçalanmış bir hale gelmiş durumda prio.org. Bu “küresel güvenlik mimarisindeki kırılma”, büyük ölçüde birden fazla cephede birden yaşanan krizlerin ve devletler arası rekabetin giderek denetimden çıkabileceği endişesini doğuruyor. Bir bakıma, uluslararası sistemin sütunları çatırdarken, dünya barışı her zamankinden kırılgan hale gelmiş durumda.

Küresel güç mücadelelerinin giderek sertleşmesi, geniş halk kitlelerinin de dikkatinden kaçmıyor. Kamuoyu yoklamaları, sıradan insanların bile ufukta bir savaş ihtimalini ciddi biçimde düşündüğünü ortaya koyuyor. Örneğin 2025 yılında Batı Avrupa ülkeleri ve ABD’de yapılan kapsamlı bir anket, halkın neredeyse yarısınınönümüzdeki 5-10 yıl içinde yeni bir dünya savaşı çıkmasını olası gördüğünü gösterdi theguardian.com. Sadece halk değil, konuyu yakından izleyen uzmanlar da benzer bir karamsarlığı paylaşıyor. Atlantik Konseyi’nin 2024 sonunda gerçekleştirdiği Küresel Öngörü anketine katılan strateji uzmanlarının %40’ı, 2035 yılına dek büyük güçler arasında çok cepheli bir dünya savaşı yaşanmasını beklediklerini belirtmiş durumda atlanticcouncil.org. Dahası, tarihçi ve eski ABD diplomatı Philip Zelikow gibi deneyimli isimler güncel küresel manzarayı değerlendirerek önümüzdeki 1-3 yılın “azami tehlike dönemi” olduğuna dikkat çekiyor ve dünya çapında bir savaşın çıkma ihtimalini %20-30 gibi kayda değer bir seviyede gördüklerini ifade ediyor atlanticcouncil.org. Gerek halk nezdinde gerekse uzman çevrelerinde hissedilen bu endişe, içinde bulunduğumuz dönemin ne denli kritik algılandığının bir göstergesi.

Tüm bu tablo, insanlığın önünde zorlu ve hayati bir yol ayrımına işaret ediyor. Bir yanda tarih boyunca defalarca gördüğümüz güç rekabetinin en uç noktada savaşa dönüşme riski var. Diğer yanda ise liderlerin sağduyulu davranıp diplomasi ve uluslararası iş birliği mekanizmalarını devreye sokarak bu gidişatı tersine çevirme olasılığı gisreportsonline.comGraham Allison gibi bazı siyasi analistler, yükselen güç ile yerleşik güç arasındaki rekabetin çoğunlukla çatışmayla sonuçlandığına dikkat çekiyor; son 500 yılın tarihi incelendiğinde bu tür güç değişimi yaşanan 16 durumun 12’sinde büyük savaşlar patlak verdiği görülüyor books.google.com.br. Ancak geçmiş, aynı zamanda savaşın yazgı olmadığını da öğretiyor: Büyük kriz dönemlerinde cesur diplomatik hamleler devreye girerse, Thukididis’in uyardığı tuzağa düşmeden de düzen değişimi sağlanabilir. Özetle, bugün yaşadığımız küresel siyasi kırılmanın bir dünya savaşıyla mı sonuçlanacağını, yoksa ufak tefek gerilimler dışında yeni bir uzlaşmayla dengelerin yeniden kurulup kurulamayacağını insanlık olarak hep birlikte tecrübe edeceğiz. Zaman, liderlerin tarihten aldıkları derslerle sorumlulukla hareket edip etmeyeceklerini ve dünyayı bekleyen kaderin savaş mı barış mı olacağını gösterecek.

Kaynakça ve İleri Okuma

  • Alton, D. (2025, 21 Şubat). Global tensions: Parallels between the past and present. GIS Reports. gisreportsonline.com
  • Atlantic Council (Aylward, M. K., Engelke, P., Friedman, U., & Kielstra, P.) (2025, 12 Şubat). Welcome to 2035: What the world could look like in ten years, according to more than 350 experts. Atlantic Council. atlanticcouncil.org
  • Bou Serhal, G., & Alkhaja, A. A. (2024, 1 Kasım). Navigating the new global order: U.S. foreign policy in a multipolar era. TRENDS Research & Advisory. trendsresearch.org
  • Henley, J. (2025, 6 Mayıs). Many in US and western Europe think “third world war likely within five to 10 years”The Guardiantheguardian.com
  • Peace Research Institute Oslo (PRIO). (2025, 9 Haziran). New data shows conflict at historic high as U.S. signals retreat from world stage (Haber Bülteni). PRIO. prio.orgprio.org
  • Allison, G. (2017). Destined for War: Can America and China Escape Thucydides’s Trap? Boston, MA: Houghton Mifflin Harcourt. books.google.com.br

Views: 0

Leave a reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to site top
Creative Commons License
Except where otherwise noted, the content on this site is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.