Zorlama Teorisi (Coercion Theory)
Thomas C. Schelling – 1960
The Strategy of Conflict ve Arms and Influence Üzerinden Savaşta Tehdit ve Pazarlık
🧭 Genel Kavramın Adı
Zorlama Teorisi (İngilizce: Coercion Theory)
Bu teori bazen iki alt başlıkla birlikte anılır:
- Compellence (Zorlama)
- Deterrence (Caydırıcılık)
👤 Teoriyi Öne Süren Kişi
Thomas Crombie Schelling (1921–2016)
Amerikalı strateji kuramcısı, ekonomist ve Nobel ödüllü davranış bilimci. Soğuk Savaş döneminde nükleer strateji ve oyun teorisi alanlarında yaptığı çalışmalarla uluslararası ilişkiler kuramına damga vurmuştur.
🗓 İlk Ortaya Atılış Yılı
1960 yılında yayımlanan The Strategy of Conflict adlı eserinde bu yaklaşımı sistematik hale getirmiştir. Daha da geliştirilmiş biçimi, 1966 yılında yayımlanan Arms and Influence adlı kitabında sunulmuştur.
📘 Kitaplar ve Orijinal Başlıklar
- The Strategy of Conflict
- Yayımlanma Yılı: 1960
- Yayınevi: Harvard University Press
- Orijinal Başlık: The Strategy of Conflict
- Arms and Influence
- Yayımlanma Yılı: 1966
- Yayınevi: Yale University Press
- Orijinal Başlık: Arms and Influence
🎯 Teorinin Amacı ve Kapsamı
Schelling’in zorlama teorisi, savaşın yalnızca askerî yıkımla değil, karşı tarafa ne yapması veya yapmaması gerektiğini söylemek amacıyla tehdit ve pazarlık yoluyla yürütülebileceğini savunur. Askerî gücün kullanılmasında amaç yalnızca fiziksel imha değil, karşı tarafın kararlarını etkilemektir.
Zorlama İki Ana Biçimde İncelenir:
- Caydırıcılık (Deterrence):
Düşmanı bir eylemde bulunmaktan alıkoymaya çalışır. Tehdit, “Eğer yaparsan bedeli ağır olur” mesajını taşır. Örnek: Nükleer caydırıcılık. - Zorlama (Compellence):
Düşmanı bir eylemi yapmaya zorlamayı hedefler. Tehdit, “Eğer şu adımı atmazsan, seni cezalandırırım” şeklinde işler. Örnek: Kuşatma yoluyla geri çekilmeye zorlama.
Temel Kavramlar:
- Tehdit inandırıcı olmalı: Tehditin gerçekleşme olasılığı ne kadar yüksekse, stratejik etkisi de o kadar güçlüdür.
- İkna değil, irade savaşıdır: Düşman ikna edilmez, vazgeçmeye zorlanır.
- Oyun teorisiyle bağlantılıdır: Taraflar arasında bilinçli karar alma süreçlerine dayanır.
🧪 Tarihte Uygulama Örnekleri
1. Küba Füze Krizi (1962)
ABD’nin Sovyetler’e yönelik deniz ablukası ve sert retoriği, Sovyetler’in Küba’daki nükleer füzelerini çekmeye zorlanması — klasik bir compellence örneğidir.
2. Körfez Savaşı Öncesi Diplomasi (1990–1991)
ABD ve koalisyon güçlerinin Saddam Hüseyin’i Kuveyt’ten çekilmeye zorlaması, zorlama stratejisinin modern bir uygulamasıdır. Saddam geri çekilmeyince askeri müdahale başlatılmıştır.
3. Soğuk Savaş Dönemindeki Nükleer Caydırıcılık
ABD ve SSCB arasındaki karşılıklı garantili imha (mutual assured destruction) anlayışı, deterrence stratejisine dayanır.
🧠 Teorinin Uluslararası İlişkilerdeki Önemi
Schelling’in yaklaşımı, savaşın sadece “kazanan-kaybeden” ikiliğine dayalı değil, karşılıklı tehdit ve stratejik davranışbağlamında da işlediğini ortaya koyar. Bu, özellikle nükleer çağın diplomatik stratejileri için büyük önem taşır.
Akademik Etkisi:
- Stratejik Etkileşim Teorisini beslemiştir.
- Nükleer strateji, oyun teorisi, uluslararası kriz yönetimi alanlarında temel referans olarak kabul edilir.
- Deterrence & compellence ayrımı, günümüz askeri doktrinlerinde yer bulur.
📝 Teoriye Yönelik Eleştiriler
- Zorlama her zaman işlemez: Özellikle demokratik rejimlerde kamuoyunun tepkisi ve uluslararası hukuk sınırlamaları, zorlama stratejilerini karmaşıklaştırır.
- Askerî güç sınırlı bir araçtır: Diplomasi, ekonomik baskı gibi unsurlar devreye girmedikçe, zorlama sürdürülebilir olmayabilir.
- İnandırıcılık krizi: Tehditlerin gerçeklik kazanması için uygulama riski alınmalıdır; bu da savaş ihtimalini artırabilir.
🔚 Sonuç
Thomas C. Schelling’in zorlama teorisi, savaşın sadece “savaşmak” değil, karşı tarafı yönlendirmek olduğunu ortaya koyar. Bu teori, klasik Clausewitzçi yaklaşımdan farklı olarak fiziksel yıkım yerine psikolojik ve stratejik yönlendirmeye odaklanır. Özellikle nükleer çağda savaşsız savaşın nasıl sürdürülebileceğini anlamak açısından Schelling’in katkısı eşsizdir.
Views: 2

