Dindar Nesil Söyleminin Kavramsal ve Hukuki Sorunları

Türkiye’de hükümetin 2010’lu yıllardan itibaren sıkça vurguladığı “dindar nesil yetiştirme” söylemi, hem kavramsal hem de anayasal düzeyde ciddi tartışmalara neden olmaktadır. Öncelikle, “dindar” sıfatının neyi ifade ettiği açık değildir. Dindarlıktan kasıt nedir? Hangi dinin, hangi mezhebin, hangi yorumunun dindarlığı esas alınmaktadır? Türkiye laik bir cumhuriyet olduğu halde, devlet eliyle belirli bir “dindarlık” biçiminin teşvik edilmesi, anayasanın eşit yurttaşlık ilkesine aykırıdır.

Eğer “dindar nesil” söylemiyle kast edilen yalnızca Müslüman inanç sistemine dayalı bir eğitim ve değerler manzumesi ise, bu durumda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Hristiyan, Musevi, Ezidi, Bahai, Süryani gibi diğer din mensupları ve Alevi inanç topluluklarının dışlanması anlamına gelir. Bu durum, yalnızca bir inanç grubunun değil, tüm toplumsal kesimlerin eşit vatandaşlık haklarına gölge düşürmektedir. Çünkü Türkiye, sadece bir mezhebin veya inanç biçiminin değil, Osmanlı’dan miras kalan çok inançlı, çok kimlikli, çoğulcu bir toplumsal dokuya sahiptir.

Öte yandan, “Müslüman dindar” kastediliyorsa bile İslam dini içinde Sünnilik, Şiilik, Alevilik gibi çok sayıda mezhep; bu mezheplerin altında ise Hanefilik, Şafiilik, Caferilik gibi fıkhi kollar ve yüzlerce tarikat, cemaat ve tasavvufi yapılanma bulunmaktadır. Bunlar arasında doktrin, ahlak anlayışı, ibadet biçimi ve toplumsal duruş bakımından önemli farklılıklar söz konusudur. Dolayısıyla, bu çeşitlilik içinde yalnızca bir mezhebin veya bir dini anlayışın devlet gücüyle desteklenmesi, diğer Müslüman grupları da dışlayıcı ve ayrımcı bir uygulamaya dönüşmektedir. Bu, hem dini çoğulculuğa hem de anayasal eşitliğe aykırıdır.

Ayrıca kavramsal olarak “dindar nesil” yetiştirme projesi, siyasetin ahlaki ve bireysel alanlara müdahale etmesini meşrulaştıran, modern seküler devlet anlayışına ters düşen bir yaklaşımdır. Devletin görevi bireylerin dini inançlarını şekillendirmek değil, onların tüm inançlarını eşit biçimde korumak ve özgürlüklerini güvence altına almaktır. Devlet eliyle inşa edilen bir “dindarlık” modeli, zaten toplumsal tabanda karşılık bulmamış ve bu nedenle de başarısız olmuştur.

Nitekim bugün bu söylemin topluma yansıması incelendiğinde, “dindar nesil” olarak yetiştirilmek istenen genç kuşakların büyük bölümünün ne dindarlık kriterlerini taşıdığı ne de etik sorumluluk bilinciyle donandığı söylenebilir. Artan şiddet olayları, gençler arasında yükselen nihilizm, suç oranlarındaki artış ve ahlaki çöküntü, bu projenin hem teorik hem de pratik olarak başarısızlığa uğradığını göstermektedir.

Sonuç olarak, “dindar nesil yetiştirme” söylemi ve bu doğrultudaki politikalar, hem anayasa, hem çoğulcu toplum yapısı, hem de pedagojik gerçeklikler açısından sürdürülemezdir. Bir toplumun ahlaki inşası, devletin ideolojik yönlendirmesiyle değil, özgür düşünce, eğitimde fırsat eşitliği ve toplumsal uzlaşı temelinde gelişir. Devletin görevi, “tek tip” inançlı birey üretmek değil, çokluk içinde barış ve adalet içinde yaşamayı mümkün kılacak eşit yurttaşlık düzenini inşa etmektir.


Kaynaklar

  1. Ertit, V. (2025). “Dindar Nesil” Politikaları Gençlik Duvarını Neden Aşamıyor? Euronews TürkçeLink (euronews)
  2. Kırdiş, E. (2022). Revisiting Religious Economy Models: The Decline of Religious Engagement among Turkish Youth. Political Science Quarterly, 137(1), 73–97. DOI (Oxford Academic)
  3. Gümüş, Ş. (2024). Turkish secularism ‘is nothing but an empty shell’. Le MondeLink (Le Monde.fr)
  4. Hendek, A. (2019). Supranational Religious Education Policy and Its Influence: Perspectives from Policy Actors in Turkey and England. Türkiye Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi, 7, 37–60. Link (DergiPark)

Dindar Nesil” Söyleminin Sorunları

1- Tanım Belirsizliği:

    “Dindar” kavramının net bir tanımı yapılmamıştır.
    Hangi din, mezhep veya inanç sistemi esas alınmaktadır?

    2- Anayasal Eşitlik İhlali:

      Laik bir devlette belirli bir dini anlayışın teşvik edilmesi, diğer inanç gruplarının dışlanmasına yol açar.
      Bu durum, anayasanın eşit yurttaşlık ilkesine aykırıdır.

      3- Toplumsal Çeşitliliğe Uygunsuzluk:

        Türkiye, çok inançlı ve çok kimlikli bir toplumsal yapıya sahiptir.
        Tek tip bir “dindar nesil” modeli, bu çeşitliliği göz ardı eder.

        4- Gençlik Üzerindeki Etkisizlik:

        Gençler arasında dini inançlara bağlılık azalmakta, sekülerleşme eğilimleri artmaktadır.
        “Dindar nesil” politikaları, gençlik üzerinde beklenen etkiyi yaratamamıştır.

        5- Devletin Rolü:

        Devletin görevi, bireylerin dini inançlarını şekillendirmek değil, tüm inançları eşit biçimde korumaktır.
        İdeolojik yönlendirmeler, toplumsal uzlaşıyı zedeler.

          © 2025, Bedri Yılmaz.

          BedriYilmaz.com by Bedri Yılmaz is licensed under Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International

          Tüm hakları saklıdır! İçeriği izinsiz kullanmayınız!

          Visited 11 times, 1 visit(s) today
          Content Protection by DMCA.com

          Leave a reply

          E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

          Back to site top



          © 2025, Bedri Yılmaz.

          BedriYilmaz.com by Bedri Yılmaz is licensed under Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International

          Tüm hakları saklıdır! İçeriği izinsiz kullanmayınız!

          Creative Commons License
          Except where otherwise noted, the content on this site is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.