Uluslararası İlişkilerde Anarşik Ortam Kavramı

Kavramın Ortaya Çıkışı ve Teorik Arka Plan

Uluslararası ilişkiler disiplininde “anarşik ortam” (anarchy) kavramı, devletler arası ilişkilerin temel yapısal özelliğini tanımlamak için kullanılır. Bu kavram, merkezi bir otoritenin bulunmaması anlamına gelir; yani devletlerin üzerinde onları bağlayıcı ve zorlayıcı bir üst yönetim organı yoktur.

Modern uluslararası ilişkiler teorisinde bu kavramın sistematik şekilde ortaya konması Kenneth N. Waltz tarafından gerçekleştirilmiştir. Waltz, 1979 yılında yayımlanan Theory of International Politics adlı eserinde anarşiyi, uluslararası sistemin “doğal durumu” olarak tanımlamış ve Neorealizm (yapısalcı realizm) teorisinin temel taşlarından biri haline getirmiştir (Waltz, 1979). Ancak kavramın kökeni, daha önceki realist düşünürlere, özellikle de 17. yüzyılda Thomas Hobbes’un Leviathan (1651) eserinde ortaya koyduğu “doğa durumu” anlayışına kadar uzanır. Hobbes, merkezi otorite olmayan ortamı “herkesin herkesle savaşı” (bellum omnium contra omnes) olarak nitelemiştir.

Kavramın Anlamı

Anarşik ortam, kaos veya düzensizlik anlamında kullanılmaz. Burada “anarşi” terimi, yasal ve kurumsal bağlamda hiyerarşinin yokluğunu ifade eder. Bu durum, devletlerin uluslararası sistemde kendi güvenliklerini sağlamak için kendi başlarına hareket etmek zorunda oldukları anlamına gelir.

Waltz’a göre bu yapısal özellik, uluslararası siyasette üç önemli sonuca yol açar:

  1. Güvenlik İkilemi (Security Dilemma): Devletler kendi güvenliklerini artırmaya çalıştıkça, diğerleri bunu tehdit olarak algılar ve silahlanmaya gider.
  2. Güç Dengesi (Balance of Power): Büyük güçler, kendi çıkarlarını korumak için ittifaklar kurar veya bozarak denge oluşturur.
  3. Kendi Kendine Yardım (Self-Help): Her devlet, varlığını sürdürmek için başka bir otoriteye değil, kendi gücüne dayanır.

Tarihten Örnekler

  • Peloponez Savaşları (MÖ 431-404): Antik Yunan şehir devletleri arasındaki bu uzun savaş, merkezi bir otoritenin olmadığı, ittifakların sıkça değiştiği anarşik bir ortamın klasik örneğidir.
  • I. Dünya Savaşı Öncesi Avrupa (1871-1914): Büyük güçler arasında kurulan ittifak sistemleri (Üçlü İttifak, Üçlü İtilaf) anarşik ortamın tipik güç dengesi siyasetine örnek teşkil etmiştir.
  • Soğuk Savaş Dönemi (1947-1991): ABD ve SSCB liderliğindeki iki kutuplu sistemde, uluslararası ilişkiler merkezi bir otorite olmaksızın nükleer caydırıcılık ve ittifak politikalarıyla yürütülmüştür.

Yakın Tarihten Örnekler

  • Suriye İç Savaşı (2011-günümüz): Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kurumların varlığına rağmen, büyük güçlerin farklı çıkarlarla sahada aktif olması, merkezi otoritenin yokluğunda anarşik dinamiklerin sürdüğünü göstermektedir.
  • Rusya-Ukrayna Savaşı (2022- ): Uluslararası hukukun ihlali karşısında küresel sistemin tek bir yürütme gücüyle müdahale edememesi, anarşik ortamın modern bir yansımasıdır.

Sonuç

Uluslararası ilişkilerde anarşik ortam, hukuksuzluk veya düzensizlik anlamına gelmez; daha çok otorite boşluğu ve devletlerin eşit düzeyde olduğu güç ilişkileri anlamına gelir. Bu kavram, uluslararası sistemin doğasını anlamak ve devletlerin davranışlarını analiz etmek için temel bir çerçeve sunar. Günümüz dünyasında uluslararası örgütler, hukuki normlar ve diplomatik mekanizmalar geliştirilmiş olsa da, Waltz’un tanımladığı yapısal anarşi halen geçerliliğini korumaktadır.

Kaynaklar:

  • Waltz, K. N. (1979). Theory of International Politics. Reading, MA: Addison-Wesley.
  • Hobbes, T. (1651). Leviathan. London: Andrew Crooke.
  • Bull, H. (1977). The Anarchical Society: A Study of Order in World Politics. London: Macmillan.

Views: 1

Leave a reply

Back to site top