12 Mart İstiklal Marşının Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma Günü

Mehmet Akif Ersoy’un “Kahraman Ordumuza” hitaben yazmış olduğu şiir, 12 Mart 1921 tarihinde Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından İstiklal Marşı olarak kabul edilmiştir.

Mehmet Akif, daha önce Muallim Naci ile başlamış olan, Türkçenin sade ve akıcı bir şekilde aruza tatbikinin ilk büyük temsilcisidir. Mizahi fıkralardan en heyecanlı şiirlere kadar, en güzel Türkçe ile milletine şaheserler vermiştir. Şiirleri, her bakımdan, edebiyat tarihimizde eşsiz güzellikte muhteşem parçalardır. Basit bir hayat sahnesini anlatan mısralarında bile, hem en keskin bir zekânın şimşekleri, hem de titreyen bir gönlün gözyaşları sezilir… Çağdaşı olan bütün büyük şair ve edibler, Mehmet Akit’in yüksekliğini kabul edip, bunu itiraf ve takdir eden beyanlarda bulunmuşlardır. Akif Bey, şiirlerinde ve makalelerinde, “sadelik, millilik, din ve ahlaka bağlılık” şeklinde özetlenebilecek olan edebiyat görüşünü açıklamıştır. Kendisi, en fazla önem verdiği iki değerin, “dil ve din” olduğunu söylemektedir. Şiirlerinden bazıları bestelenmiş ve önemli bir kısmı Arapçaya çevrilmiştir.

İstiklal Marşı

Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;

O benimdir, o benim milletimindir ancak.


Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!

Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celal?

Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…

Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl.


Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım.

Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım,

Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.


Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,

“Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın,

Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.

Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın,

Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın.


Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı,

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.

Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,

Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.


Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?

Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda.

Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda,

Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.


Ruhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:

Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.

Bu ezanlar, ki şehadetleri dinin temeli,

Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder, varsa taşım,

Her cerîhamdan, İlahî, boşanıp kanlı yaşım,

Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden naaşım,

O zaman yükselerek arşa değer belki başım.


Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!

Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.

Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal.

Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;

Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!           

© 2024, Bedri Yılmaz.

BedriYilmaz.com by Bedri Yılmaz is licensed under Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International

Tüm hakları saklıdır! İçeriği izinsiz kullanmayınız!

3 Comments

  1. Arda Demir - 15 Mart 2024 reply

    İstiklal Marşımız ne güzeldir.

  2. Efe Yılmaz - 14 Mart 2024 reply

    Böyle günlede bir Türk olmaktan gururlanıyorum. Sonra ülkenin halini görüyorum. Gidesim geliyor.

  3. Miraç Alev - 12 Mart 2024 reply

    Mehmet Akif Ersoy’un kıymeti bilinmedi zamanında.

Leave a reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to site top



© 2024, Bedri Yılmaz.

BedriYilmaz.com by Bedri Yılmaz is licensed under Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International

Tüm hakları saklıdır! İçeriği izinsiz kullanmayınız!