Albert Camus, Fransız yazar ve düşünürdür ve absürdizmin önemli temsilcilerinden biridir. Absürdizm, insanın varoluşunun temel çelişkilerini ve anlamsızlığını vurgular. Camus’nun bu kavramı özellikle “Yabancı” (L’Étranger) ve “Veba” (La Peste) gibi eserlerinde açıkça ortaya çıkar.
Alber Camus’ya göre anlamsız olan dünyada bu anlamsızlığa anlam yüklemeye çalışın insanların durumu absürddür.
Absürdizm, insanın varoluşunun temel anlamsızlığını ve çelişkilerini kabul eden bir felsefi akımdır. Bu anlamda, yaşamın temelde mantıksız olduğunu, insanın varoluşunun anlamını aramasının ise absürd olduğunu savunur. Camus, bu çelişkiyi özellikle bireyin çevresiyle, toplumla ve kendi içsel dünyasıyla olan ilişkilerinde vurgular.
Camus’nun “Yabancı” adlı eserinde, baş karakter Meursault’nun yaşamına karşı duyarsızlığı ve olaylara karşı tarafsızlığı absürdizmin bir örneğidir. Meursault’nun olaylara duyarsızlığı, toplumun normlarına uymama hali ve yaşamın anlamını sorgulamaması, absürdizmin temel öğelerindendir.
“Veba” adlı eserinde ise, bir şehirde salgın bir hastalığın yayılması ve insanların bu durumla baş etmeye çalışması üzerinden absürdizmin temalarını işler. Hastalık, insanların kontrol edemeyeceği bir durumu ve anlamsızlığı simgeler.
Sonuç olarak, Albert Camus’nun absürd kavramı, yaşamın temel anlamsızlığını ve çelişkilerini vurgulayan bir felsefi yaklaşımı ifade eder. Bu kavram, insanın varoluşsal gerçeklikle başa çıkma çabalarını ve anlam arayışlarını ele alır.
