Astroloji Bir Hurafedir ve Astrolojiye İnanmak Bilimsel Değildir

Bilim ve Bilginin Kümülatif Yükselişi

İnsanlık tarihi, bilginin akümülatif birikimiyle ilerlemiş, her yeni keşif bir öncekinin üzerine inşa edilerek devasa bir yapı oluşturmuştur. Bilim, tek bir dahinin anlık aydınlanmalarıyla değil, nesiller boyu süren gözlemler, deneyler, hipotezler ve bunların titizlikle test edilmesiyle gelişen kolektif bir çabadır. Bilginin bu katmanlı yapısı, doğanın işleyişine dair derinlemesine bir anlayış geliştirmemizi sağlamış, tıp, mühendislik, fizik ve astronomi gibi alanlarda çığır açan ilerlemelere yol açmıştır.

Bilimsel bilginin sistemli bir şekilde üretilmesi ve yaygınlaştırılması, özellikle üniversitelerin kurulmasıyla ivme kazanmıştır. Antik çağlardan bu yana farklı biçimlerde var olan bilgi merkezleri, Orta Çağ’da Avrupa’da ortaya çıkan ve günümüzdeki modern üniversitelerin temelini atan kurumlarla yeni bir boyut kazanmıştır. Bu kurumlar, sadece bilginin depolandığı yerler olmakla kalmamış, aynı zamanda bilginin üretildiği, tartışıldığı, eleştirildiği ve gelecek nesillere aktarıldığı dinamik merkezler haline gelmiştir. Üniversiteler, bilimsel yöntemin uygulanmasına, akademik disiplinlerin gelişmesine ve uzmanlaşmanın teşvik edilmesine olanak tanıyarak bilimsel ilerlemenin motoru olmuşlardır. Bilim tarihi, bilginin nasıl üst üste konarak insanlığın ortak mirası haline geldiğinin ve üniversitelerin bu süreçteki vazgeçilmez rolünün bir kanıtıdır. Peki, bu kümülatif bilgi birikiminde astrolojinin yeri nedir? Bilimsel yöntemin süzgecinden geçebilmiş midir?


Üniversitelerde Astroloji Kürsüsü Yoktur. Peki Neden? Çünkü Astroloji Bilimsel Değildir

Astrolojinin bilimsel bir temelinin olup olmadığını anlamak için, modern bilimin kalesi olan üniversitelere yakından bakmak gerekmektedir. Günümüzde dünya genelinde tahminen 26.000’den fazla üniversite bulunmaktadır. Bu sayı, araştırma odaklı büyük üniversitelerden küçük kolejlere kadar geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. (Referans: UNESCO, OECD ve çeşitli ulusal eğitim istatistik kurumlarının verileri baz alınarak yapılan tahminler. Net bir küresel sayı vermek zordur çünkü “üniversite” tanımı ülkeden ülkeye değişebilir ve sürekli olarak yeni kurumlar kurulmaktadır.)

Bu on binlerce üniversitenin hiçbirinde, saygın bir akademik disiplin olarak astrolojiye ayrılmış bir fakülte, bağımsız bir bölüm veya üniversiteye bağlı bir araştırma enstitüsü bulunmamaktadır. Modern astronomi veya kültürel antropoloji gibi bölümler altında, astrolojinin tarihsel ve kültürel etkileri üzerine dersler veya araştırmalar bulunabilir, ancak bu, astrolojinin bir bilim olarak öğretildiği veya araştırıldığı anlamına gelmez. Örneğin, tarih bölümlerinde simya veya cadılık gibi konuların incelenmesi, bu pratiklerin günümüzde bilimsel olarak kabul edildiği anlamına gelmez.

Bu durum, astrolojinin bilimsel statüsü hakkında önemli bir göstergedir. Bilimsel bilgi, tekrarlanabilir deneyler, tutarlı gözlemler ve yanlışlanabilirlik ilkesi üzerine kuruludur. Bir bilginin bilimsel kabul görmesi için, bağımsız araştırmacılar tarafından test edilebilir, sonuçlarının doğrulanabilir olması ve evrensel prensiplere dayanması beklenir. Astroloji ise, burçların kişilik özellikleri veya gelecekteki olaylar üzerindeki etkisine dair iddialarının hiçbirini bilimsel yöntemlerle kanıtlayamamıştır. Gezegenlerin konumları ile bireylerin yaşamları arasında istatistiksel olarak anlamlı ve tekrarlanabilir bir ilişki bulunamamıştır. Yapılan çok sayıda kör test ve karşılaştırmalı çalışma, astrolojik tahminlerin rastgele şanstan öteye gitmediğini defalarca göstermiştir.

Binlerce yıldır süregelen insanlık tarihinde, bilim, evrenin işleyişine dair anlayışımızı sürekli olarak derinleştirmiştir. Ancak bu süreçte, astroloji, bilimsel bilgi birikiminin dışında kalmıştır. Üniversitelerin kapılarının astrolojiye kapalı olması, onun bilimsel bir temeli veya pratik bir geçerliliği olmadığını açıkça ortaya koymaktadır. Eğer astroloji bilimsel bir gerçek olsaydı, tıp, fizik veya kimya gibi alanlarda olduğu gibi, üniversitelerde fakülteleri, araştırma enstitüleri ve saygın akademik yayınları olurdu. Ancak durum böyle değildir. Bu da astrolojinin bilimsel altyapısının temelden yoksun olduğunu ve insanlık bilim tarihinde bir yer tutmadığını güçlü bir şekilde ortaya koymaktadır.

Yukarıda anlattığımız bilimsel bilgi birikimi ve üniversitelerin bu birikimdeki merkezi rolü göz önüne alındığında, kendini moderneğitimli ve bilimselliğe inandığını belirten kişilerin astrolojiye veya burçlara inanmaları şaşırtıcı bir tezat oluşturmaktadır. Bilimsel düşünceyle şekillenmiş, bilginin akıl ve kanıtla sınanarak inşa edildiği bir dünyada, gezegenlerin konumunun kişilik özelliklerini veya geleceği belirlediği iddiasını benimsemek, bilimin temel ilkeleriyle çelişmektedir. Bu durum, eleştirel düşüncenin ve bilimsel okuryazarlığın önemini bir kez daha vurgulamaktadır.

Views: 4

Leave a reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to site top
Creative Commons License
Except where otherwise noted, the content on this site is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.