Kadının Beyanı Esastır İlkesi ve Kadın Cinayetleri

Cinsel suçlarda söz konusu olan “kadının beyanı esastır” ilkesinin, aslında cinsel şiddete maruz kalanın beyanı esastır şeklinde ifade edilmesi daha doğru olur. Bu ilke özetle delil yetersizliği olan durumlarda kadın veya çocuğun beyanının esas alınarak kovuşturma aşamasına geçilmesi ve beyanın yargılama aşamasında da delil niteliği taşıyabilmesi anlamına geliyor. Bu noktada konuyu tek düzlemde tartışanların düştüğü bir hatayı da hatırlatmak isterim. Cinsel suçlar esasında semcinslere de işlenen suçları kapsamalıdır. Ayrıca cinsel suçlarda suçun ifasındaki amaç cinselllik değil olmayabilir. Örneğin işkence amaçlı vücut bütünlüğünün ihlali gerçekleşebilir.

Özetle

  • Kadının beyanı esastır derken geniş anlamda cinsel şiddete maruz kalanın beyanı düşünülmelidir.
  • Cinsel suç sadece karşı cinsten kaynaklanmayabilir. Mağdur hemcinsinden de zarar görebilir.
  • Cinsel içerikli işlenen suç sadece işkence amaçlı olabilir ama bu işkence suçu yanısıra cinsel suç yönünden de ayrıca değerlendirilmelidir.

Kadın cinayetleri ile ilgili 2008 yılından 2022 yılı sonuna kadar veriler aşağıdaki gibidir.

2008 yılında 66 kadın
2009 yılında 125 kadın
2010 yılında 203 kadın
2011 yılında 130 kadın
2012 yılında 145 kadın
2013 yılında 231 kadın
2014 yılında 290 kadın
2015 yılında 293 kadın
2016 yılında 289 kadın
2017 yılında 350 kadın
2018 yılında 405 kadın
2019 yılında 421 kadın
2020 yılında 409 kadın
2021 yılında 348 kadın
2022 yılında 381 kadın cinayete kurban gitmiştir.

Yıllara Göre Kadın Cinayet Rakamları

Yıllar içinde kadın ölümlerinin sürekli artması ve buna tedbir olması amacıyla kamuoyunda bu kadın ölümlerine karşı tedbir alınması talebi 8 Mart 2012 tarihinde Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun veya 6284 Sayılı Kanun’un, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilmesi ve 20 Mart 2012’de T.C. Resmî Gazete’de yayımlanması ile yasalamıştır.

Fakat aradan geçen yıllar göstermiştir ki bu yeni yasanın çıkması kadın ölümlerini durdurmamış, kadın cinayetleri 2012-2022 yılları arasında 10 senede 3 kata yakın artmıştır.

Yasanın çıktığı 2012 yılından sonra kadın cinayetleri daha da artmıştır.

Kadın cinayetlerindeki bu istatistiki eğim bize göstermektedir ki ilgili yasanın çıkarılması kadın cinayetlerinin önüne geçmesi için yeterli olmamıştır. Demek ki daha önce yasanın eksikliği kadın cirayetlerinin nedeni değildi. Teşhis eksik konulmuş tedavi yanlış yapılmıştır.

Bunların yanı sıra kadının beyanı esastır ilkesi yargıda birçok haksız kararın da verilmesine neden olmuştur. Hiç bir delil olmadan sadece kadın beyanı ile hüküm giymiş insanlar da vardır. Şikayetçi olma tehdidi ve şantajı ile erkeklerden para isteyen kabul edilmemesi sonucunda şikayetçi olan kadınların bu yöntemi bir geçim kapısına dönüştürmüş olan kadınlar da vardır. Ortada maddi bir delil olmadan sadece şikayetçi kadının beyanı kendisinin daha önce bu yöntemi kullanıp kullanmadığının araştırılmasına ihtiyaç duymaktadır.

Sonuç itibari ile ceza yargılaması maddi delillere dayandırılmalıdır. İstatistikler göstermektedir ki sadece kadının beyanı ile verilen cezalar kadınlara uygulanan şiddetin durdurulmasına yeterli olmamıştır. Kadının beyanı esastır ilkesi sadece yeni mağdurlar yaratmaktadır.

© 2023, Bedri Yılmaz.

BedriYilmaz.com by Bedri Yılmaz is licensed under Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International

Tüm hakları saklıdır! İçeriği izinsiz kullanmayınız!

Leave a reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to site top



© 2023, Bedri Yılmaz.

BedriYilmaz.com by Bedri Yılmaz is licensed under Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International

Tüm hakları saklıdır! İçeriği izinsiz kullanmayınız!