KONDA Araştırma Şirketi’nin 2008-2024 yılları arasında gerçekleştirdiği “Hayat Tarzları” araştırması, Türkiye’deki inanç yapısında önemli değişiklikleri ortaya koymaktadır. Bu dönemde kendini “dindar” olarak tanımlayan bireylerin oranı %55’ten %46’ya gerilerken, “ateist” veya “inançsız” olarak tanımlayanların oranı dört kat artış göstermiştir. (euronews)
Araştırma, “inançlı ama ibadetlerini düzenli yerine getirmeyen” bireylerin oranında da artış olduğunu göstermektedir. Bu durum, geleneksel dini pratiklerden uzaklaşan ancak inancını tamamen reddetmeyen bir grubun varlığına işaret etmektedir.
Türkiye toplumunda dindarlık azalıyor, inançsızlık ise artıyor. 2008 yılında kendini ateist ve inançsız olarak tarif edenlerin oranı yüzde 2 iken, şu anda yüzde 8. En dindar küme olan "sofular" ise değişmeyerek yüzde 12 oranında.
— Konda Araştırma (@kondaarastirma) May 30, 2025
.
.
.#konda #araştırma #barometre #research… pic.twitter.com/fvKnSWSVfj
Genç kuşaklar arasında dini inanç ve pratikler arasında bir uyumsuzluk gözlemlenmektedir. Toplumun %67’si kendini “dindar” veya “çok dindar” olarak tanımlarken, her zaman veya sık sık namaz kıldığını belirtenlerin oranı %40’tır. Bu, inanç ve ibadet arasındaki farkın genç nesillerde daha belirgin olduğunu göstermektedir. (Serbestiyet)
Bu değişimlerin nedenleri arasında, dini temsil eden kesim ile gençler arasında yaşanan kopukluk öne çıkmaktadır. Dini temsil edenlerin hayatın gerçek akışına uygun olmayan bir yaşam tarzı benimsemeleri ve genç neslin bu söylemleri reddetmesi, aradaki mesafenin artmasına neden olmaktadır. Ayrıca, kendini dindar olarak tanımlayan kesimin diğer bireylere yönelik ayrımcı tutumları, genç nesilde dine karşı bir uzaklaşma ve kızgınlık oluşturmakta, bu da dinden uzaklaşmaya yol açmaktadır.
Sonuç olarak, Türkiye’deki inanç yapısında yaşanan bu değişimler, toplumsal dönüşümün bir yansımasıdır. Genç nesillerin dini inanç ve pratiklere bakış açılarındaki farklılıklar, gelecekteki dini yapının şekillenmesinde belirleyici olacaktır. (Serbestiyet)
Views: 1
